Yüzlerce yıllık taş duvarları ve eşsiz mimarisiyle dikkat çeken manastır, güz mevsiminde doğanın sunduğu renk cümbüşüyle ziyaretçileri cezbediyor. Manastır ve etrafındaki ormanlık alanın sarı, turuncu ve kırmızının tonlarıyla bezenirken fotoğrafçılardan doğaseverlere kadar pek çok kişiye ev sahipliği yapıyor.

Gezginlerin Gözde Merkezi Oldu

Kent merkezinde 38 kilometre uzaklıkta bulunan manastır, tarihi dokusuyla olduğu kadar etrafındaki doğal manzarasıyla da ziyaretçilerin akınına uğruyor. Yüzlerce yıllık tarihi imajıyla dikkat çeken ve sonbaharın eşsiz atmosferini yansıtan İmera Manastırı, huzur veren görüntüsüyle bu tarihlerde mevsimin en güzel anlarını yakalamak isteyen fotoğraf tutkunları ve yerli yabancı turistler için uğrak nokta haline geldi.

Sonbaharın renk cümbüşüyle farklı bir atmosfer sergileyen İmera Manastırı, huzuruyla kentten uzaklaşmak isteyenlere doğayla iç içe bir deneyim sunuyor. Alabildiğine yeşillik ve güz tablosu gözler önüne seriliyor.

Çankaya Belediyesi, Dünya Kız Çocukları Günü'nü unutmadı Çankaya Belediyesi, Dünya Kız Çocukları Günü'nü unutmadı


Ailesiyle birlikte İmera Manastırının bulunduğu hakim zirveden eşsiz manzarayı izlemek için bölgeye giden Gümüşhane Üniversitesi Araştırma Görevlisi Alperen Gençosmanoğlu: “Uzun zamandır Gümüşhane'de yaşıyoruz. Yıllardır Gümüşhane'nin farklı yerlerini keşfediyoruz, geziyoruz. Gümüşhane gerçekten sayısız doğal güzelliğe sahip., Bir yandan da pek çok kiliseyi, tarihi yapıyı barındıran bir şehir. İmera Manastırı tarihi 14. yüzyıla dayanan ve 19. yüzyılda tekrardan bu restore edilerek bugün ayakta olan bir yapı. Çok güzel bir günde bugün buradayız. Ekim ayındayız. Güneşli bir gün. Doğanın renk cümbüşü halinde olduğu bir zamanın içindeyiz. Şu an dağlara baktığımızda sarı, yeşil, kırmızı renkleri bir arada görebiliyoruz. Bu açıdan gerçekten sonbaharda Gümüşhane'nin gezilecek çok farklı yerleri olduğunu gördük, görüyoruz. Yazdan kalma bir günün içindeyiz. Çok hoş bir vakit geçiyoruz. Bir yandan da kuşburnu mevsimi ve kuşburnu, alıç bunları da doğada bulabiliyoruz, toplayabiliyoruz ve tatma imkanımız oluyor. Bu yüzden bugün burada olmaktan çok mutluyuz” yorumlarını yaptı.

Daha önce gelmiştim ama sonbaharı ayında daha bir güzel oldu buralar”
Ziyaretçilerden Şener Odabaş: “Doğa ve tarihin iç içe olduğu bir mekan burası. Yaban kavaklarının renk değişimi bizi çok etkiledi. Renk cümbüşüyle karşı karşıyayız. Doğa severlerin ve tarih severlerin buraları gelip görmelerini isterim. Çok güzel bir mekan. Daha önce gelmiştim ama sonbaharı ayında daha bir güzel oldu buralar. Yeşilin, sarının değişik renk tonları var. Bu da insanları büyülüyor. Beni de açıkçası çok etkiledi bu doğa. İmera Manastırı da bütün güzelliğiyle karşımızda. Çok hoşuma gitti. Bütün herkesin buraları gelip görmelerini isterim” sözlerini kaydetti.

Türkiye’de en fazla tescilli kiliseye sahip 3 şehirden birisi olan Gümüşhane'nin tarihi ve kültürel hazinelerinden birisi olan İmera Manastırı, Merkeze bağlı Olucak Köyü sınırlarında bulunuyor ve yazılı kaynaklara göre 1350 yılında gotik tarzda inşa edildi. Hristiyan Ortodoks inancının özelliklerini taşıyan ve mimari özellikleriyle dikkat çeken 674 yıllık İmera Manastırı, gotik mimariyle yeryüzü aydınlatma tekniği kullanılarak yapılmasının yanında bölgede mimari ve teknik açıdan en değerli ve en korunaklı manastırlardan birisi olma özelliği taşıyor.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı