Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP) kamuoyuyla paylaştı. Ekonomik hedefler arasında enflasyon, büyüme, cari açık ve işsizlik oranları gibi temel göstergeler yeniden düzenlendi.
Açıklanan verilere göre, 2024 yılı büyüme beklentisi daha önce yüzde 4 olarak öngörülürken, bu oran yüzde 3,5'e çekildi. Aynı dönem için enflasyon beklentisi ise yüzde 33'ten yüzde 41,5’e yükseltildi. 2025 ve 2026 yıllarına ilişkin enflasyon hedefleri de sırasıyla yüzde 17,5 ve yüzde 9,7 olarak güncellenirken, 2027 yılı için yüzde 7 enflasyon hedefi belirlendi.
Yılmaz'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle;
"Bugün burada, Türkiye ekonomisinin gelecek üç yılını şekillendirecek olan Orta Vadeli Programa ilişkin politika çerçevesini, hedefleri ve uygulama araçlarını sizlerle paylaşmak üzere toplandık. Ekonomimizin büyümesi, istihdam görünümü, finansal ve fiyat istikrarı gibi kritik alanlarda nasıl bir yol haritası izleyeceğimizi Program yaklaşımımız ile ortaya koyacağız.
Bu Programın amacı, makroekonomik politikaları belirlemek ve temel ekonomik büyüklükleri, gelir-gider tahminlerini, bütçe dengesini ve borçlanma durumunu ele almaktır. Ayrıca, kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içermektedir.
OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır.
Bu çok yönlü ve katılımcı süreçle birlikte, siyasi sahiplenmenin yanı sıra OVP’nin tüm kesimler tarafından sahiplenilmesi ve uygulanabilirliğinin artırılmasını hedefliyoruz.
2025-2027 dönemini kapsayan OVP hazırlıkları belirli bir takvim çerçevesinde planlanmış ve adım adım ilerlemiştir.
Öngördümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı."
Büyüme tahminleri ise 2025 yılı için yüzde 4, 2026 yılı için yüzde 4,5 ve 2027 yılı için yüzde 5 olarak açıklandı. Cari açık hedeflerinde de ciddi düşüş öngörüldü; 2024 yılı cari açık tahmini yüzde 1,7'ye düşürülürken, 2027 yılında bu oran yüzde 1,3’e kadar çekilecek.
İŞSİZLİKTE DÜŞÜŞ OLABİLİR
İşsizlik oranında ise iyileşme beklentisi var. 2025 yılı için yüzde 9,6 olarak öngörülen işsizlik oranının, 2027 yılında yüzde 8,8’e kadar düşmesi hedefleniyor. OVP, Türkiye'nin önümüzdeki üç yıl içinde ekonomik büyüme, enflasyonla mücadele ve cari dengeyi sağlama yönündeki yol haritasını ortaya koyuyor.
Yılmaz işsizliğe ilişkin olarak, "Son bir yılda istihdam güçlü artışını sürdürürken işsizlik oranları önemli düzeyde gerilemiştir.
2023'ün ikinci çeyreğinde 31 milyon 556 bin kişi olan istihdam, 2024 yılının ikinci çeyreğinde 32 milyon 661 bin kişiye ulaşmıştır. Son 1 yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşmuştur. Bu artış, ekonominin farklı sektörlerinde istihdam olanaklarının arttığını ve işgücüne katılımın desteklendiğini göstermektedir.
Diğer yandan, işsizlik oranlarına baktığımızda, 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,7 olan işsizlik oranı, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 8,8'e gerilemiştir. İşsizlik oranındaki bu düşüş, istihdam artışının ve ekonominin genel olarak güçlenmesinin bir sonucudur.
İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş, uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koymaktadır. İstihdamın artırılması ve işsizliğin azaltılması yönündeki bu olumlu eğilimlerin, yeni OVP döneminde de devam etmesini hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.
Bütçe açığında daralma hedeflendi
2023 yılı için Bütçe Kanunu’nda öngörülen bütçe açığı yüzde 3,5 iken, Şubat ayında yaşanan deprem felaketinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri bütçe açığını artırdı. Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) bu oran yüzde 6,4 olarak revize edildi. Ancak uygulanan maliye politikaları sayesinde, Aralık ayı itibarıyla bütçe açığı yüzde 5,2'ye düşürüldü.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yaptığı açıklamada, bütçe açığındaki yüzde 3,6'lık kısmın doğrudan deprem etkisiyle ilişkili olduğunu belirtti. Yılmaz, "Depremle ilgili harcamaların önemli bir kısmı yatırım niteliğinde olduğundan, bu harcamalar geçici olup yapısal dengeyi bozmamaktadır" dedi.