Araştırmada, Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) 30 gün boyunca "çip-kalp" adı verilen tasarlanmış kalp dokuları gönderildi. Bilim insanları bu dokuların kasılma ve atış düzenlerini gerçek zamanlı olarak takip edebilmek için özel sensörler kullandı. Elde edilen veriler, Dünya'da kalan diğer doku örnekleri ile karşılaştırıldı.

12 gün sonunda, uzayda bulunan kalp dokularının kasılma gücünün neredeyse yarıya düştüğü tespit edildi. Bu süreçte, Dünya'daki dokuların kasılma gücünde belirgin bir değişiklik görülmedi. İlginç bir şekilde, uzaydan dönen dokulardaki bu zayıflamanın, Dünya'ya dönüşün ardından geçen 9 günde de devam ettiği gözlemlendi.

Harun Farocki Retrospektifi Kapsamında "Labour in a Single Shot" Atölyesi ve Pop-up Sergisi Ankara'da Harun Farocki Retrospektifi Kapsamında "Labour in a Single Shot" Atölyesi ve Pop-up Sergisi Ankara'da

Ritim Bozuklukları da Ortaya Çıkıyor

Kalp dokularının sadece kasılma gücünde değil, atış ritimlerinde de değişiklikler meydana geldiği kaydedildi. Uzaydaki dokuların ritimleri zamanla düzensizleşti ve her bir atım arasındaki süre 19. günde beş kat arttı. Ancak bu düzensizlik, Dünya'ya dönüş sonrası tamamen ortadan kalktı.

Moleküler Değişimler Sonucu Kalp Yaşlanıyor

Araştırma sonuçları, sadece bir ay uzayda kalan kalp dokularının moleküler ve genetik seviyede değişime uğradığını gösterdi. Bu değişiklikler, kalbin yaşlanma sürecini taklit eden etkilerle benzerlik taşıyor. Özellikle mikro yerçekimi ortamının kalp ritmi bozukluğu ve kasılma gücü zayıflığı gibi kardiyovasküler sorunlara neden olduğu belirlendi.

Bu önemli çalışma, astronotların sağlık durumu açısından uzun süreli uzay görevlerinin risklerine dikkat çekiyor. Araştırmanın bulguları, "The Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde yayımlandı.

Kaynak: Anadolu Ajansı