Vefa ne güzel bir olgudur, beşeri ilişkilerin en erdemlisidir. İstanbul’da bir semt adı olarak hatırlansa da günümüzde unutulmuş bir değerdir. İnsanlık gibi vefada sizlere ömür hunharca katledilmiş.  Türk dil kurumuna göre vefa sözünde durmak, vadettiklerini yerine getirmek, sözüne sadık kalmak, anlamına geliyor. Peki yanımızda yakınımızda böyle insan sayısı azalmadı mı?
  Vefa, sevgide devamlılık demektir. Vefa demek, ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir. Arkadaş, öldükten sonra, onun çoluk çocuğunu, yakınlarını sevmek, onlarla ilgiyi kesmemek de vefadandır. Müslüman vefakâr olur. Vefakâr olmanın, yani sırf Allah rızası için sevmenin mükâfatı büyüktür. Vefanın gereğindendir ki, insan sevdiği arkadaşının dostlarını, akrabalarını da sevip haklarını gözetmelidir! Çünkü insan, yakınlarına gösterilen ilgiye daha çok memnun olur. Sevgi, sevgilinin her şeyini, ona yakından uzaktan ilgili olan her şeyi sevgili kılar. Bunun için, “Sevgilinin kapısındaki köpek, sevenin kalbinde, diğer köpeklerden üstün ve ayrı bir yer tutar” denmiştir.
Günümüzde evler küçüldü, eskiden bir evde kalabalık aileler yaşardı, büyük baba, büyük anne, hala, amca, gelinler ve çocuklar aynı sofrada bulgur pilavına kaşık daldırıyorlardı. Yenilen yemeklerin çeşidi az olsa da lezzeti çoktu. Evler küçüldü 1+1, 2+1 ve 3+1 oldu. Bir kişi bir eve sığamaz oldu. Sofralarda yemek çeşitleri artsa da lezzeti azaldı. Vefa ile saygı sevgide bitti. Yaşlılara otobüslerde meclislerde hemen yer verilirdi, şimdi yer vermeyi bırakın saygıda bitti. Yaşlılarımızı da tik toklarda sosyal medyalarda takipçi kasmak, ünlü olmak için şov peşindeler. Elektrik alma derdindeler, yaşlarına yakışmayacak, küçüklere yanlış örnek olacak işlerin içlerindeler, onların kendi tercihleri saygı duyuyorum.
  Ana kucağında sevgiye ve ilgiye ihtiyacı olan çocuklar, anaokuluna verilirken bu anaokuluna bırakılmış çocuklar büyüyünce ana babalarını huzur bulsun diye huzur evlerine bırakıyorlar. Tarih tekerrür edermiş ama bu süreçte vefa gibi insani değerler de kaybolup gidiyor. Hani Töremiz, hani geleneklerimiz, hani büyüğe saygı, hani küçüğe sevgi nerede kaldı. Zaman bütün acımasızlığıyla gençliğimizi elimizden alırken nereye gidiyor bu insanlar?  Düğün geleneklerimizde halay, oyun havalarının yerini şov gurupları, direk dansları, to work dansı gibi ahlaki değerlerin olmadığı Avrupa gelenekleri almaya başladı.  
  Cinsiyet değiştirme yaşları 12 ye kadar inmiş, sosyal medyada mankenlerin bile kıskanacağı filtreli fotoğraflar her yerde, bu filtreli fotoğraflara özenip estetik ameliyatlar yaptırma yaşları 15’e inmiş. Uyuşturucu, alkol ve diğer sentetik madde kullanımını hiç söylemiyorum bile.
“Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.” Milli ve manevi değerlerimize, gelenek ve göreneklerimize sahip çıkmaz isek kültürümüz ve manevi değerlerimiz kaybolur yerini başka kültürler alır. Bu durum manevi harbin neticesidir. Allah’a ısmarladık, hoşça kalın.