Ankara’nın popüler kadın ressamlarından Sevgi Özsoy, Ankara Kulübü Derneği’nde açtığı kişisel sergisiyle bir kez daha adından söz ettirdi. Özsoy, www.haymanagazetesi.org’un sorularını yanıtladı.

Ankaralı kadın ressam Sevgi Özsoy 2000 yılında emekli olduktan sonra çok sevdiği resim sanatına yönelik çalışmalarını ilerleterek devam ediyor. Son olarak Ankara Kulübü Derneği Genel Merkezi Başkent Salonunda kendi kişisel resim sergisini açan ressam Sevgi Özsoy çalışmalarına devam edeceğini söyledi. Kendisiyle yaptığımız röportajda resim sanatına ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Sevgi Hanım sizi tanıyabilir miyiz? Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

21 Ağustos 1958 Ankara Ayaş doğumluyum.  Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Ev Ekonomisi Bölümünden mezun oldum, iki çocuk annesiyim. Güzel sanatlara karşı hep bir ilgim sevgim vardı. Sergileri mümkün olduğunca gezerdim. Karakalem çizimler yapardım. Bazen arkadaşlarımın portrelerini çizerdim.

Ankaralı bir ressam olarak resim sanatına başlama hikayeniz ve aldığınız ödüller ve sergileriniz hakkında genel bir bilgi alabilir miyiz?

2000 yılında emekli olduktan sonra Halk Evleri ve Kültür Merkezlerinde Resim ve Patchwork kurslarına katıldım. Bu arada değerli hocalarımız Ziya Gucuk, rahmetli Füsun Güleşen ve Onur Gazeloğlu gibi hocalarla atölye çalışmalarım oldu. 4 yıl kadar bu kurslara katıldım, daha sonra evde kendim çalışmalarıma devam ettim. Pek çok karma sergilere katıldım, amacım kişisel sergimi açmaktı,  Ankara Kulübünde ilk kişisel sergimi açarak bu amacıma ulaştım, katıldığım. Yerli ve yabancı grupların açtığı resim yarışmalarında 230'un üzerinde Altın Gümüş Bronz, special Mastır ödüllerini sertifikalarıyla birlikte almaya hak kazandım..

Ankara Kulübü Derneği Genel Merkezinde açtığınız sergide hayvan ve manzara resimleri dikkat çekiyor. Bu resimlerle neler anlatmak istediniz?

Doğanın bize sunduğu tüm güzellikler, çiçek manzara, hayvan insan tüm canlılar ilgi alanıma girmekte, bunlar bana dünyanın bir sevgi yolculuğu olduğunu bunu görmemiz gerektiğini düşündürdü.

Açtığınız sergide Ayaşlı hemşeriniz Seymen başı Selami Başer'in resmi ile Seymen ve bacıeren resimleri dikkat çekiyor. Rahmetli Selami Başer hakkında neler söylemek istersiniz? Seymen ve bacıeren kültürüne bir ilginiz var mı?

Bir Ayaşlı olarak zaman içinde Ayaş'taki eski konaklar hikayeleri yaşanmışlıkları iz bırakmış kişileri ilgi alanıma girmeye ve bunları tuvalime aktarmaya başladım, saçları boncuk örgülü Ayaş gelini, Atatürk'ümüzü 27 Aralık'ta karşılamak amacıyla Atına binip 2 günde Ankara'ya ulaşıp diğer Seymenlerle birlikte Dikmen sırtlarında karşılayan Mülü Ebe (Münübe Kaya) Ayaş Konakları çalışmalarım arasında bulunmaktadır.

16 Şubat 2024 günü Ankara Kulübü Ayaş Şube Başkanı Selami Başer'in ölümü ilçemizde büyük üzüntü yaşattı. Kendisi genetiği değiştirilmemiş atalarından kalan domates tohumunu sandıktan çıkarıp korunmasını, üretilmesini ve Coğrafi işaret olarak belirlenmesi sağlamıştır. Kendisi aynı zamanda Ankara Kulübü Derneği Şubeler Türk Müziği Korosu Kurucu Başkanı olup, ODTÜ Mezunları Derneği Korosunda da vorevleri vardı. Böyle bir insanın kaybı insanlarımızın üzüntüleri beni bir portresini yapmaya teşvik etti ve hatıralarıyla birlikte adını taşıyan Ankara Kulübü Ayaş Şubesi Selami Başer Konağına bu çalışmamı hediye ettim. Segmen ve Bacıerenlerimiz Türk Töresini, kültürünü, disiplinini ve özünü yansıttıkları için çalışmalarım arasında yer aldılar.

Bundan sonraki çalışmalarınız hakkında neler söylemek istersiniz?

Ayaş'ın değerleri , güzellikleri çok fazla bunları diğer çalışmalarımla birlikte tuvale aktarmaya devam edeceğim. Unutmayalım sanat insanı onarır özgürleştirir , en iyi ilaçtır , sanatla kalın....