Eylül ayının başlarında, Ermenistan’ın Azerbaycan sınırına askerî yığınak yaptığını anons edince haber ajansları, UEFA 2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri D Grubunda rakibimiz olan Ermenistan’ı Eskişehir’de mağlup ederek evlerine puansız göndermenin anlamlı olacağını hayâl etmiştim, daha doğrusu etmiştik

Eylül ayının başlarında, Ermenistan’ın Azerbaycan sınırına askerî yığınak yaptığını anons edince haber ajansları, UEFA 2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri D Grubunda rakibimiz olan Ermenistan’ı Eskişehir’de mağlup ederek evlerine puansız göndermenin anlamlı olacağını hayâl etmiştim, daha doğrusu etmiştik. Ama top yuvarlaktı, biraz da şans işiydi.  Millîler, o akşam ellerine geçen fırsatı değerlendirememiş ve karşılaşmadan 1-1 berabere ayrılmıştık. Bu sonuç, haliyle ülkemizde ve Azerbaycan’da üzüntüye sebep olmuştu.

Aradan 11 gün geçmişti,  aynı ajanslar bu sefer Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'a anti-terör operasyonu başlattığını duyurmuştu!

Barıştan yana olan Azerbaycan’ı buna iten sebep, Karabağ'da 4’ü polis 6 Azerbaycanlının Ermeni çetelerince kurulan mayına basmaları sonucu şehit olmasıydı. Azerbaycan, 30 yılı aşkın süre Ermeni işgalinden kurtarılmayı bekleyen Dağlık Karabağ’da, zafer sonrasında kendi topraklarından Ermenistan güçlerini uzaklaştırmak, onlara silah bıraktırmak istiyordu.

Bu saldırılar sonrasında Rusya: “Tarafları, kan dökülmesini durdurmaya çağırıyoruz” açıklaması yapmış, sorunların siyasî ve diplomatik yollardan çözülmesi çağrısı yapmıştı.

2020 yılının sonbaharında 44 gün gibi kısa bir sürede Ermenistan'a tarihî bir hezimet yaşatan Azerbaycan, Karabağ'ı işgalden kurtarmış ardından savaşı bitiren ateşkese de imza atmıştı. Bölgede kalıcı bir barış anlaşma olmaması nedeniyle taraflar arasında zaman zaman gerginlik yaşanıyor.

Azerbaycan’a ilk destek Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’den gelmiş: “Türkiye'nin her zaman olduğu gibi bugün de Azerbaycan'ın yanında olduğunu” ifade etmişti.

Azerbaycan, haklı davasını ve operasyonu sürdürürken aynı anda insanî bir koridor da oluşturulmayı ihmal etmedi. Böylelikle Karabağ'daki sivil Ermeni nüfusunun tehlikeli bölgeden tahliyesi sağlanmış olacaktı.

Rusya’dan sonra ABD’de konu hakkında açıklama yaptı ve Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki askeri eylemlerinden derin endişe duyduklarını, Azerbaycan'ı bu eylemlerini derhal durdurmaya çağırıyoruz açıklamasını yaptı. Amerika açık bir dille “taraf” olduğunu deklare etmiş oldu.

Şu gerçek ki, ABD’nin iddiasından ziyade Ermenistan kaynaklı saldırılar, bölgede adil ve kalıcı barışa gösterilen gayretleri baltalamaktadır.

Kardeş Azerbaycan’a en büyük destek ABD’de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. BM'nin 78'inci Genel Kurulu görüşmelerinde yaptığı konuşmada bu konuya değindi ve “Karabağ, Azerbaycan'ın toprağıdır” dedi.

Tüm bu gelişmeler ışığında Fransa skandal bir açıklamaya imza atarak: “Azerbaycan'ın Karabağ'da başlattığı terörle mücadele operasyonunu kabul edilemez” dedikten sonra AB ve ABD'ye seslenerek “Güçlü bir cevap vermeliyiz” çağrısında bulundu.

Karabağ'da anayasal yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla anti-terör operasyonunu başlatan Azerbaycan, kan dökülmesinden yana değil. Zira Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermeni güçlerinin silah bırakması koşulunu yerine getirmeleri halinde operasyona son vereceklerini taahhüt ettiğini açıklaması üzerine, Ermenistan tarafından geri adım atıldı.

Anti-terör operasyonunu durdurmak için 3 şart koşuldu: Bütün silahlı askerlerin silahlarını bırakması ve teslim olması, Karabağ'daki “cumhurbaşkanlığı”, “parlamento” ve “bakanlık” gibi yasa dışı yapıların ve diğer yapıların lağvedilmesi.

Yazıyı kaleme aldığım saatlerde Karabağ’da Azerbaycan ve Ermenistan tarafları ateşkesi ele almak, silah bırakmak ve topraklardan çekilme konusunda biraya geldiler ve bu konu başlıklarında anlaştılar.

Konuyla ilgili görüşünü aldığım Siyaset Bilimci ve Stratejist Araştırmacı Yazar Dr. Mehmet Bozkuş, bölgede ASALA’nın devamı niteliğindeki PKK benzeri yeni bir terör grubunun kurulmasının yanı sıra Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın da dillendirdiği Karabağ'a özel bir statünün verilmesini, bu topraklardaki Azerbaycan egemenliğinin uluslararası mekanizmaya devredilmesini amaçlandığı, Türkiye’nin bu coğrafyada İran’a rağmen etkin bir güce erişmesi nedeniyle bunu engellemek için başta BM olmak üzere yoğun bir diplamasî yürüttüğü ve bunda da başarılı olduğunu belirtti.

Bu arada her ne kadar Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 5 Ekim tarihinde Granada'da İlham Aliyev'le yapılacak görüşmede bir belge imzalamayacağını belirtse de koltuğunun sallantıda olduğu, Karabağ’da elde edilen hezimetin baş sorumlusunun Paşinyan Hükümetinin olduğunu da hatırlatmak isterim.

Sonuç olarak Ermenistan, oyun kurarken oyunun dışında kaldı ve Azerbaycan’ın varlığını ve zaferini kabullenmekten başka seçeneği kalmadı.

Hali hazırda Rus Barış Gücü Komutanlığı ve Türk-Rus Ortak Gözlem Merkezi Yönetimi pozisyon almaya devam ettiği Karabağ'da, nihaî barışı ele alacağımız yazılarda buluşmak üzere…