Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesini kan gölüne çeviren terör olaylarının önünde / arkasında, sağında / solunda Amerika vardır.

Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesini kan gölüne çeviren terör olaylarının önünde / arkasında, sağında / solunda Amerika vardır. ‘Devlet’ demeye kalemim ve kelamım varmadığı için ‘Amerika’ diyorum; evet, yönetim kademeleri ve ekonomisinin tüm sektörleri ile medyası, Siyonist sermaye ve lobilerin işgali altındaki o Amerika ve yancıları dünyayı bugün olduğu gibi dün de kana buluyordu…

TİMSAH BİLE BUNLARDAN MERT!

İşin acı tarafı, Amerika hem öldüren hem de timsah gözyaşları döken tarafta olmasına ve bunu herkesin bilmesine rağmen kimsenin sesini çıkarmaması, çıkaramaması…

Tüm kötülüklerin anası bu ülke merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) isimli bir kuruluş var. Bu komite, gazeteci cinayetlerinin 1997-2023 yılları arasında sürekli devam ettiği ülkeleri listelemiş. Dedim ya hem dayak atan hem de dayak yiyormuş gibi bağıran bu şebekenin karanlık adamları, adında ‘koruma’ olan bir komite vasıtasıyla dünyada kaç gazeteciyi öldürttüğünün çetelesini tutup, ülkelere, ‘şu kadar gazetecini öldürdük’ diye rapor sunuyor!

İSRAİL ÖLDÜRÜYOR, ONLAR SAYIYOR!

Gazetecileri Koruma Komitesi”; mukim olduğu Amerika’nın izni, müsamahası ve desteği ile İsrail 30 bine yakın Filistinliyi katlederek soykırım yaparken, Gazze’de taş taş üstünde bırakmazken; geçen yıl dünya genelinde öldürülen 99 gazetecinin dörtte üçünden fazlası İsrail tarafından Filistin’de katledilirken ne yapıyordu dersiniz? Ölü sayıyordu!

SON 26 YILIN VERİLERİ…

Bu ‘komite’nin 1997-2023 yıllarını kapsayan verilerine göre, gazeteci ölümlerinin en yüksek olduğu ülkeler şöyle: Irak: 223, Filipinler: 148, Meksika: 145, Pakistan: 88, Hindistan: 79, Somali: 72 ölü… Dikkat ettiyseniz hemen hepsi Amerika ve adamlarının kıskacındaki ülkeler…

TÜRKİYE, HEP HEDEFLERİNDE…

1970’li yıllar, Türkiye’ye terörle diz çöktürmek isteyenlerin ülkemizi kan gölüne çevirdiği yıllardı… Bu kan gölüne 70’lerde ve sonraki yıllarda birçok gazetecinin kanı da aktı.
1 Şubat 1979’da çiçeği burnunda bir gazeteciydim ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve başyazarı Abdi İpekçi’nin katledilişini dün gibi hatırlıyorum. Cinayet, ‘Ağca’ kutusuna hapsedildi!
24 Ocak 1993’te meslekte 20 yıla merdiven dayamıştım ve iç savaş noktasına varan ‘anarşi’nin, oluk oluk akan kanın müsebbiplerini görebiliyordum! O dönemde görmeyen, görmek istemeyen bir devlet vardı! Bu yüzden, o tarihte katledilen Türkiye’nin araştırmacı gazetecilikteki zirve ismi Uğur Mumcu’nun katilleri ve arkasındakiler hala bilinmiyor, bulunmuyor…

***

Uğur Mumcu’nun katledildiği gün şu şiiri yazmıştım:

BASIN ŞEHİTLERİ

Bir faks mesajı göğe
Bir teleks flaşı yere
Bir tuş darbesi sessizliğe
Uyuyanlar uyansın diye...
Bir harf cehalete
Bir kelime suyun üstüne
Öylece kalsın diye...

*

Bir bomba değerlerin dibine
Bir infilak...
Bir ölüm...
Bir Fatiha...
Ölüler konuşsun diye...

*

Bir isim...
Bir resim...
Bir haber...
Ve bir gazete arşivlik
Unutulmasınlar diye...

*

Bir acı...
Bir anı...
Bir hayal...
Ve bir şiir:
Şehitler ölmez diye...