Şiddetli yağışlarla geçen bir Mayıs ayında, önceleri su sıkıntısı nedeniyle endişelenmeye başlayan halkımız ah ah vah vahların ardından yağmur duaları etti.

Şiddetli yağışlarla geçen bir Mayıs ayında, önceleri su sıkıntısı nedeniyle endişelenmeye başlayan halkımız yağmur duaları etti. Ancak yağmurlu birkaç haftadan sonra hiçbir şeyden memnun olmayan insan doğası ortaya çıktı ve iki gün önce dua edenler, bereketten yakınır oldu. Tabii ki haklı oldukları noktalar da vardı: Yanlış yapılaşma, kötü şehirleşme, kaçak inşaat ve saire derken su basan evler, alışveriş merkezleri, sokaklar, iş yerleri; toprak kayması, artan ulaşım sorunları…

Bu noktada, olumsuzluğa çok çabuk kapılıp giden insanoğluna suyun neden bu kadar gerekli olduğunu hatırlatmak için belki de biraz uluslararası uzay çalışmalarından bahsetmek gerekiyor. Çünkü su Dünya üzerindeki bütün canlı türleri için yaşamsal öneme sahip bir molekül.

Yüksek miktarda iyonlaştırıcı radyasyon, çok yüksek ya da düşük sıcaklık, yüksek basınç gibi koşullarda hayatta kalabilen canlılar keşfedilmesine rağmen, yapılan tüm araştırmalara rağmen henüz suyun gerekli olmadığı bir yaşam formu bulunamadı. Ancak Dünya dışında hayat olup olmadığını araştırırken suyun bulunması da tek başına yeterli değil. Ayrıca suyun sıvı halde olması gerekiyor. Bu nedenle NASA’nın “Kepler” ismini verdiği uzay aracı yüzeyinde suyun sıvı halde bulunabileceği, Dünya’ya benzer gezegenler arıyor. Olur da susuz kalırsak diye, olur da Dünya insan yaşamına elverişsiz hale gelir diye…

Suyu oluşturan atomlardan oksijen, bağ oluşumunda kullanılan elektronları hidrojen atomlarından daha güçlü şekilde çeker. Bu nedenle su polar bir yapıdadır ve birçok madde suda çözünebilir. Sahip olduğu bu özellik nedeniyle su canlı organizmalardaki dolaşım sisteminin önemli bir parçasıdır ve vücut için gerekli besinlerin, elementlerin ve gazların dokulara taşınması için uygun bir ortam sağlar. Ayrıca Dünya’daki tüm varlıkların hayatta kalabilmesi için elzem olan birçok biyokimyasal bileşik, örneğin şekerler, amino asitler, proteinler suda çözünebilir. Bu bileşiklerin yer aldığı biyokimyasal süreçler olmadan bir organizmanın canlı kalması mümkün değildir. Su iyi bir çözücü olduğu için bu süreçlerin (örneğin fotosentez, sindirim, solunum) vazgeçilmez bir parçasıdır.

Ayrıca suyun ısı kapasitesi (sıcaklığını 1°C yükseltmek için gerekli olan enerji miktarı) görece yüksek olduğu için sıcaklık üzerinde dengeleyici bir etkisi vardır. Bunun yanı sıra, kızılötesi dalga boyundaki termal ışınımı soğurabilen suyun Dünya üzerinde yaşamın oluşması için uygun koşulların sağlanmasında da yadsınamaz bir katkısı olduğu düşünülüyor.

Son yıllarda gezegenlerin uydularında yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen veriler Dünya dışındaki yaşam arayışlarında bilim insanlarına umut veriyor. Çünkü birkaç tane uyduda su varlığına dair kanıtlara rastlandı. Örneğin uydunun yüzeyini kaplayan buz tabakasının altında, jeolojik etkinlikler ve gelgitin neden olduğu sürtünme sonucu açığa çıkan ısı nedeniyle sıvı halde su bulunabileceğine dair kanıtlar var. Başka bir uyduda “devasa ölçekte su buharı” fışkırması tespit edildi. Dünyamız için hala umut varken elimizden gelenden fazlasını yapmamız şart! Ancak, yine de insanlık için başka umutlar da olabileceğini öğrenmek Allah’ın lütfundan başka bir şey olamaz. Şikâyetimiz insanoğluna olmalı, zira bereketten şikâyet edilmez!