Gelecek karanlık, ümidimizi gençlere bağlıyoruz. Sanıyoruz ki yeni kuşak bu sorunları görecek ve önlem alacak. Ancak bir sorun var...

Her şeyin çivisi çıktı. Üretmeden tüketmek alışkanlık haline geldi. Kimse başkasını düşünmediği gibi, kendisini de düşünmemeye başladı. Gelecek karanlık, ümidimizi gençlere bağlıyoruz. Sanıyoruz ki yeni kuşak bu sorunları görecek ve önlem alacak. Ancak bir sorun var. Gençlerin sorunları pek de bizimle alakalı değil. En büyük dertleri Youtube’un arka planda çalışmaması. En büyük korkuları telefonlarına bir şey olması. En büyük istekleri ise her şeyin en yüksek fiyatlı olanı… Anlaşılıyor ki yeni kuşak eskisinden de beter halde. Eskiler yanlış da olsa en azından dünyaya dair bir şeyler yapardı. Modern çağın çocukları dünyaya ait her şeyle ilgisini kesmiş. Sorunlarla yüzleşmek yerine kendini oyalayan gençler haline geldiler.

Kendinizi ne kadar çok tüketime kaptırırsanız o kadar oyalanırsınız! Kapitalist dünyada insanlar dünya sorunlarını görmemeleri için ürünlere donatıldı. Bu uygulama da üstüne düşeni yaparak insanları tüketim avuntusuyla çevreledi ve sorunları göz ardı etmelerini sağladı.

Öteden beri insan evlatları olarak birbirimizle anlaşamadık. Öyle ya da böyle her zaman düşman olduk. Zaman içinde çoğaldık ve küresel bir hal aldık, artık her yerdeyiz. Bununla birlikte her yerde birbirimizi öldürmeyi bırakmadık. Yani yaşadığımız yerin sorunlarını çözmek yerine gözlerimizi kapatıp yaşadığımız yeri yok ettik.

Artık sorun olsa dahi göremiyoruz. Hayatla ilgimizi kestik. Üretime yabancılaşarak hazır olanı kabul etmeye başladık. Hazır ürünü kabul ederek aslında hazır düşünceleri de kabul ettik. Her şey bir ürün olarak geldi. Düşünmeyi bıraktık. Ekmeği, suyu dışarıdan aldığımız gibi, düşünceleri de dışarıdan aldık. Teknolojik oyuncaklarımızın nereden geldiğini bilmediğimiz gibi, kendimiz de nereden geldiğimizi unuttuk. Dilimizi bile değiştirdik!

Hayattan kopuş tüm hızıyla sürdü. Eskiden az da olsa dünya meselelerine eğilen insanlar görürdünüz. Şimdilerde daha kalabalık ve daha “eğitimli” olmamıza rağmen bu tavrı göremiyoruz. İnsanlar geliştikçe geri kalıyorlar.

Ürün alarak yaşamaya alıştık, yetmedi düşünceleri de almaya başladık. Sonunda çocuklarımızı da bir ürün olarak yetiştirdik!

Yeni kuşak sürekli oynuyor ve hayatın gerçeklerinden kaçıyor. Onların derdi artık geri dönülmez biçimde girdiğimiz kendini tüketme yolunda daha hızlı koşmaktan başka bir şey değil. Kendini kaptırmak ve unutmak ise en büyük marifetleri haline geldi. Çağımızın normları da onları teşvik ediyor. Ne kadar çok tüketiyor ve sorgulamaktan uzak yaşıyorsanız o kadar popüler oluyorsunuz.

Bu noktada belirtmek zorundayım ki daha önemli sorunlarımız var! Uyanmalıyız, hem bakmalı hem de görmeliyiz. Derdimiz iklim değişikliği, kültürel yozlaşma, küreselleşme, küresel siyasetteki yalanlar, şirketler… ve diğerleri olmalı. Yeni kuşağın sorunları arasında böyle bir dünyada hayatta kalmak da yer almalı!