Dün, özel bir dündü… İşçiler/emekçiler için ‘Birlik ve Dayanışma’ içinde taleplerin gündeme getirildiği gündü…

Dün, özel bir dündü…

İşçiler/emekçiler için ‘Birlik ve Dayanışma’ içinde taleplerin gündeme getirildiği gündü…

***
İyi de… Ekranlara yansıyan o görüntüler neydi? Özel olarak hazırlanmış sopalarla, ne idüğü belli olmayan parti/örgüt bezlerinin takıldığı sırıklarla düşmana saldırır gibi polislerin üzerine çullananlar kimdi?
Bu soruları soranları, olaylar canlı olarak ekrana yansırken tepkisini çok net ve sert şekilde dile getiren İsmail Saymaz ve Deniz Zeyrek meslektaşlarıma havale ederim!
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kana bulamak, oluşacak bir feci durumun ardından Erdoğan-Özel görüşmesinin iptalini gerektirecek alçaklıklar peşinde olanları meslektaşlarımın deyimiyle ‘dangalak’ yerine koyarım!
***
İyi oldu, korkulan bir şey olmadı…
Hayat ve siyaset kendi mecrasına doğru gündelik serüvenini sürdürüyor…

ŞİMDİ GÖZLER, KULAKLAR GÖRÜŞMEDE

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Külliye yerine AK Parti Genel Merkezi’nde görüşecek olması, buluşmayı her ne kadar ‘partiler arası’ bir konuma oturtsa da önemli değil!
Çünkü 16 Nisan 2017 Referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018’den itibaren uygulamaya konan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ‘partili cumhurbaşkanı’na izin veriyor.
Dolayısıyla ‘adres’ konusu, takılıp kalınacak bir durum değil.
Önemli olan, görüşmenin toplum yararına ne tür faydalar sağlayacağıdır.
***
Bu kapsamda, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın 1 Mayıs konuşmasında dile getirdiği, “Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması, toplu pazarlık kapsamının genişletilmesi, işten atılmaların önlenmesi, ücretler üzerinden alınan ağır vergi oranlarının düşürülmesi, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması, enflasyon karşısında emekçilerin korunması, ücretlerin milli gelirden aldığı payın artırılması, emekçinin refah artışından hak ettiği payı alması” gibi taleplere etkisi ne olacaktır…
Adeta açlığa mahkum edilmiş milyonlarca emeklinin ve maaşıyla geçinemeyen asgari ücretliler ile milyonlarca işsizin nefes almasına katkı sunacak mıdır?
Türk-İş’in verilerine yansıyan, “Açlık sınırı asgari ücreti geçerek 17 bin 725 liraya ulaştı. Yoksulluk sınırı ise 57 bin 736 lira oldu” gerçeğini tersyüz edecek midir?
***
Daha doğrusu, tüm bu acı gerçeklerin çözümünü kolaylaştıracak birlikte hareket etme yolunu açacak mıdır? Gerisi teferruat…