Aşık Veysel, Karac’oğlan, Musa Eroğlu’nun aşk, ayrılık, ölüm türküleriyle dolu cumartesiyi dünde bırakıp pazar rehavetine ulaşınca, halden hale savrulmaktan kurtulurum sandım, yanılmışım!

Aşık Veysel, Karac’oğlan, Musa Eroğlu’nun aşk, ayrılık, ölüm türküleriyle dolu cumartesiyi dünde bırakıp pazar rehavetine ulaşınca, halden hale savrulmaktan kurtulurum sandım, yanılmışım!
***
Kevser ırmağında saki olan yar
Bir bardak dem ikram etmez mi ola
Sıratın yolunu iyi bilen yar
Benim de elimden tutmaz mı ola

Diyen Sefil Selimi’ye, selam verince, döküldü. Diyeceği vardı dediğinden öte:

Erenler bir pazar kurdum
Hak hak dedim döndüm durdum
Aşkın mühürünü vurdum
Aşk zarfına pul satarım
***
Beni aşan bir hal ve gidişin içindeki ozanı kendi haline bıraktım. Cömertliğim üstümdeydi… “Erenler bir pazar kurdum” diyerek müşteri aradım!

Hey erenler pazarım var
Hal ehline hal satarım
Terazim, tartım bulunmaz
Doyumuna bal satarım

Dedim amma duyan olmadı…

Belki de ruh / beden temizliği gerekiyordu sesi duyurmak için…
***
Sadece ruh / beden değil, saz / söz temizliğiyle de donanmış büyük ozan Daimi, “Bir gerçeğe bel bağladım erenler” diyerek; biyologların, sosyologların, psikologların kafasını karıştırıyordu! Bir ırmağa karışıp denizden denize gitse de, karışıp denize deniz olsa da yine kendinden kendine gelerek, buhar olup devam ediyordu yoluna:

Buhar oldum yağdım yağmurlarınan
Karıştım toprağa çamurlarınan
Piştim fırınlarda hamurlarınan
Üstadım sofraya getirdi beni

Çiğnendi, süzüldü, bir deftere yazıldı hatta erenlerce irfan mektebine yetirildi amma ermişlerin ereği ve tabiatın gereği olarak, “Ölmez bir ananın oldum bebeği” demekten kurtulamadı…
***
Daimi’nin kurtulamadığı hal belki de kurtuluşuydu! Aşık Şenlik’e baksanıza;

İster ihtiyar ol ister nevcivan
Bu dünyada baki kalan öğünsün
Meraksız fikirsiz gamsız efkârsız
Her zaman şad olup gülen öğünsün

Var mıdır böyle biri?
Tamam… Meraksız, fikirsiz, gamsız, efkârsız olarak ömür törpüleyen biri var diyelim. Oysa hayat kısa, dünya fani. Yani;

Aşık Şenlik diyor bu dünya fani
İskender-i Zülkarneyn, Süleyman hani
Ecel pervazından kurtaran canı
Ezrailden mühlet alan öğünsün
***
Tamam da arkadaş sen ne diyorsun diyenlere derim ki;

Hırkalı aşk için yanandan oldu
Sevda ağacına konandan oldu
Su değil sevgiyle yunandan oldu
Dinlemez, anlamaz ile çevrili