Felek ve feleksizler hayatın acıyla boyanan yanını birlikte resmeder! Diyeceğim; Erzurumlu Seyfettin Sığmaz’dan alınan, Muzaffer Sarısözen ve Haydar Telhüner tarafından literatüre kazandırılan “Mavi yelek mor düğme” türküsünün;

Felek ve feleksizler hayatın acıyla boyanan yanını birlikte resmeder! Diyeceğim; Erzurumlu Seyfettin Sığmaz’dan alınan, Muzaffer Sarısözen ve Haydar Telhüner tarafından literatüre kazandırılan “Mavi yelek mor düğme” türküsünün;

Gazel döktü güz oldu
Derdim birken yüz oldu
Ayağına kapandım
Gine dedi az oldu

Tatminsizliği değildir! Çünkü orada hani nakarat olarak denir ya;

Ağam ben nasıl edim
Saz getir fasıl edim
Çok da güzel değilsen
Gönüldür nasıl edim

Bu hal beni bağlamaz! Çünkü benim derdim felek ile…

Felek ‘dur’ dese de yürürken karşılaştığım Dertli Mürcimi’ye “Nasılsın” dedim, demez olaydım. Dedi ki:
-Felek bizi attı gurbet ellere

Dedim, “Ben de çıkmazlardayım.”
Dedi ki:
-Bilmem nerden geçer yolumuz bizim

Ben varacağım yer derdindeyken o varacağı yâr derdindeymiş.
Yer ile yâr farklı güzergâhların adresi olunca dedi ki;

Yağmur yağar serpeliyor kar ile
Günümüz geçiyor ah ü zar ile
Eğer kavuşmazsak nazlı yâr ile
Kıyamete kalır kavlimiz bizim

Mücrimi’nin yolları ırak, düştüğü gurbette yârden uzak olunca hali pür melali şudur:

Bir yandan hasretlik bir yandan firak
Acep nerde kalır ölümüz bizim

***

Ölmüşsen Allah rahmet eyleye! Yaşıyorsan, “Sabahtan Uğradım Ben Bir Figana” türküsünü çığırarak yürümeye devam et. Çünkü feleğin çemberinden geçmek zorundasın.
Derviş Ali gibi:

Bakın şu feleğin daim işine
Her bir cefasını kula getirir

Felek ile didişme o kadar basit değildir. Kafayı sana takmışsa işin bitiktir.
Depreştirme benim, dertlerim duman” desen de dinlemez, anlamaz. Çünkü:

Derviş Ali’m der ki nefesim haktır
Hak diyen canlardan şek şüphem yoktur
Cehennem dediğin dal odun yoktur
Herkes ateşini burdan götürür

YARIN: Kahpe felek sana nettim neyledim