Politika Kasabasının Siyaset Bulvarında yürürken, “Ilgıt ılgıt esen seher yelleri” terennümünü duyunca anladım ki Pir Sultan peşimde!

Yürürken, ensemi kaşıdım! Az gittim, uz gittim vardığım yer Millet Bahçesiydi…
Biri, “Pazarlık mı olur adil dükkanda” deyince, sözün sahibi ünledi:

Abdal Pir Sultan'ım kalbi zar olan
Döner mi sözünden gerçek yar olan
Senin gibi aht-ı sadık yar olan
Verdiği ikrardan döner mi yar yar

Siyasiler sessizdi!

***

Ben, bu “Siyaset Midir” derken, Mahzuni ‘evet’ dedi!

Şaşırdım, büyük ozan beni bana getirdi:

Bana derler siyasette işin ne
Doğruları elemek siyaset midir
Belalar yağıyor peşi peşine
Yalan söylememek siyaset midir

***

Ben; ham armudu yemeyen ayıları; yan yatıp dünyayı yutan dayıları düşünüp, “Bu eser bu emek siyaset midir” diye düşünürken; “Mahzuni Şerif'in derdi derinden” geldi:

Siyaset yapanın uzundur eli
Dokunması yasak silahlı beli
Havyar ile hamur bir olmaz deli
Kuru soğan yemek siyaset midir

***

Millet Bahçesi, ozan sazları, sözleriyle yankılanırken, “İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım” dedim ama ne mümkün!

Mahzuni;

Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet sıralansa da

Dedi… Sustum…

***

Merdan'ın elinde paralanmadan Şanlıurfa cenahlarına yöneldim…

Baktım;

Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar…

Durdum… Ciğerim yanarken, gözlerim ağlarken Urfa dağlarında bir ceylan geziyordu…

Cemil Cankat;

Ceylan senin gibi yüreğim yara
Cihanda derdime bulmadım çare
Bir yavru kaybettim gözleri kara

Dedi… Yüreğim kanadı…

***

Bahçeden çıkayım diye hareketlenirken Hırkalı dikildi yamacıma! Nedir bunlar diye yorum bekledim. Dedi ki;

Hırkalı siyaset dinle böyledir
Söz verilir amma olmaz, öyledir
Sen isyanda iken malum şöyledir
Konuşan nedir ki susan ne olsun