Başlığı okuyup da “Şimdi bize 31 Mart ahkamı kesecek” diye düşünenler yanılıyor!

Başlığı okuyup da “Şimdi bize 31 Mart ahkamı kesecek” diye düşünenler yanılıyor!

Siyasette her şey 31 Mart 2024’te başlamadı ya da bitmedi. Aksine, bu yerel seçim akıp giden siyaset nehrinden bir daha akması mümkün olmayan su gibi süzülüp gitti.
Süzülüp dediysem, öyle değil, önüne kattığını alıp götüren türden…
Siz bu noktada 6’lı masanın üstüne çıkanları, altında kalanları düşünedurun veya Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı mensuplarının silkelenişine kafa yorun; dünde dolaşacağım ben…

13 YIL ÖNCEKİ BİR YAZIMDAN…

“Türkiye’de Siyaset” kitabımı karıştırırken, “Siyasette tasfiye, vasfiye” başlıklı yazıma rastladım. Yazıyı, 12 Haziran Genel Seçimlerinin iki ay kadar öncesinde, 2011 yılının Nisan ayında kaleme, yani klavyeye almışım!
Sözünü ettiğim yazımı sözünü ettiğim kitabımdan düzenleyerek özetliyorum:
(İsteyen son yerel seçim sonrasıyla harmanlayabilir.)
12 Haziran’da (2011) yapılacak olan genel seçim, Türk siyasi hayatı kadar Türkiye’nin bundan sonraki yol haritası bakımından da tarihi önemdeydi.
Liderler de milletvekilliği için aday adayı olanlar da bu yüce makama aday gösterilenler de bunun bilincindeydi.

GEREKÇE…

Hal böyle olunca; kendini kanıtlamak isteyen ya da yerini korumak isteyen genel başkanlar, geleceğe dönük hesabı olan liderler her kozu oynadı ve vasıfları kadar tavırlarını da kendine yakın bulduğu isimleri öne çıkardı, ‘ötekileri’ tasfiye etti…
Onun için;

Adaylar belli oldu sevinene yarasın
Üzülenler sanmayın bir onulmaz yarasın
Siyaset; her şey olur, mika değil kırasın
Tasfiyeyi yaşayan tatile çıkmalıdır

Siyasette vasıflı olmak elbet önemli
Herkesin vasfı var da kimininki dönemli
Yaş tahtaya basanlar anladı ki o nemli
Vasfına güvenenler engeli yıkmalıdır

Seçim öyle süreç ki mücadele korakor
Yorgun düşen ne mümkün siyaseti bırakır
Fıskiyeyle o demde serinlemek gerekir
Siyasetçi geriye ders için bakmalıdır

Evet, her şeyden olduğu gibi bu süreçten de ders çıkarmak mümkündür. Bu yüzden 13 yıl önceki yazımın başlığına bir ‘tesviye’ ekledim ki buna da çok ihtiyaç var…
***
Kapıldım gidiyorum yazımın rüzgarına! Sözün de yazının da kısası evladır! Bitmedi, yarın devam ederiz…