Dünyadaki ilk  ağaç olarak bilinen zeytinin, insanlık tarihinde çok özel ve kutsal bir yere sahip olduğunu pek çoğumuz biliriz.

Dünyadaki ilk  ağaç olarak bilinen zeytinin, insanlık tarihinde çok özel ve kutsal bir yere sahip olduğunu pek çoğumuz biliriz. Zeytin geçmişten günümüze; bereket, refah, barış, adalet, akıl, bilgelik, uzun ömür, zafer, yeniden doğuş gibi insanlık için önemli kavramların sembolü olmasının yanı sıra, sağladığı sayısız fayda ve güçlü fiziksel yapısı ile kutsal kitaplardan, mitolojilere, efsanelerden, sanat eserlerine birçok yerde övgüyle yerini almıştır.

Zeytini bu kadar özel ve kutsal kılanın çok yönlü kullanım alanı ile sunduğu nimetler olduğu söylenebilir. Binlerce yıl çok önemli bir gıda ve ticaret maddesi olmuş; ağacından meyvesine, yaprağından çekirdeğine, her parçası bir faydaya dönüşmüştür. Dini kutsamalarda, doğum, evlenme gibi törenlerde, birçok hastalığın tedavisinde, kozmetikte ve daha pek çok değişik kullanımıyla insan yaşamında çok büyük rol oynamış ve oynamaya devam ediyor.

Dini ve mitolojik kaynaklarda da zeytinin kökeni ve kutsallığı hakkında bilgiler bulunur. Tüm semavi dinlerde bahsedilen zeytin,  Kur’an-ı Kerim’de altı defa geçer ve “… and olsun incire ve zeytine…” denilerek yeminle onurlandırılır. Eski Mısırlılar, zeytinciliği Tanrıça İsis’in öğrettiğine; Yunanlılar ise zeytin ağacının Bilgelik Tanrıçası Athena’nın insanlığa bir hediyesi olduğuna inandılar. Eski Yunan ve Roma Uygarlıklarında kutsal bir aileden gelmiş olmanın işareti bir zeytin ağacının altında doğmuş olmaktı. Bunlar gibi birçok efsanenin ortak noktası, zeytin ağacının tanrısal ve kutsal bulunmasıydı. O kadar kutsal sayılmıştı ki zeytin tarımının sadece iyi ve dürüst insanlar tarafından yapılmasına izin verilmiş ve daha da ileri gidilerek ağaca zarar verenler ölümle cezalandırılmıştı.

Zeytin ağacını bu kadar değerli kılan en büyük özelliği, yavaş büyümesine karşın her mevsim gümüşi yeşil yapraklarını koruyarak yüzlerce yıl yaşayabilmesidir. Ortalama ömrü 200-400 yıl olmakla birlikte binli yaşları geçen zeytin ağaçlarına da rastlanmıştır. Zeytin ağacı, ömrünü tamamladığında ise gövdesi kurur ancak köklerinden yeşeren sürgünlerden yeni bir ağaç can bulur. Bu nedenle de “Ölmez Ağaç” olarak anılır.

Yani diyorum ki zeytin deyip geçmeyin, kutsal olduğunu unutmayın. Önünden geçerken altında yatarken teşekkür etmeyi, saygı göstermeyi, korumayı atlamayın. Ne diyor Nazım Hikmet, “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yani ağır bastığı için…”