Hep söylediğim ve arkasında durduğum bir tezim vardır benim; ülkede doktorlar 6 yılda avukatlar 5 yılda veya öğretmenler 4 yılda üniversite eğitimi alıyorsa, bir imam da ancak bu kadar sürede hatta daha uzun sürede yetişmeli. Ama görüyorum ki herhangi bir imam hatipten yetişen bir muhterem, ardında da az buçuk bir siyasi veya bürokratik güç varsa bir bakmışsın cübbeyi takmış filan caminin kadrolu imamı olmuş ve fetvalar düzüyor. Bu kadar mı basit her şey? Evet bu kadar basit.

Aslında en zor olan basitleştiriliyor. Oysa insanlığın tüm hayatını etkileyen, hatta ölümden sonraki akıbete ışık tuttuğu düşünülen din kavramının bu kadar bazı basit eğitim almış veya kendilerini yetiştirememiş temsilcileri olması ne kadar mantıklı?

Tüm toplumların yumuşak karnıdır din. Art niyetliysen ve karşında gerçekten kendi dinine karşı bilgisiz bir topluluk bulursan, istediğin gibi eğer büker kendi düşünce kalıbına uydurursun. Hatta ardından destanlar yazarlar “Ne kadar da derin hoca” diye.

Haymana Müftülüğü son zamanlarda çalkantılı bir dönem yaşıyor. Meseleyi biliyorsunuz veya gazetemizden duydunuz. Peki Haymana Gazetesi de “Müftülük”e kendi çapında bir kutsallık yükleyip sussaydı, daha mı iyi olacaktı? Belki kol kırılacak yen içinde kalacaktı. Ama kral’ın çıplak olup olmadığını bir kez daha anlayacağız böylece. “Acaba bunca yıldır Kur’an Kursu adına toplanan yüksek meblağlar nerede?” Diye sorgulanmadan kapanacaktı belki de konu.

Bugün bu olay müftülük ve personeli adına en büyük şans aslında. İçlerindeki çürük elmaları ayıklama vakti. Varsa “Kul hakkı yiyenleri” deşifre, görevine sonuna kadar sadık, harama el uzatmayanların da onore edilmesi için bir lütuf gibi.

Olayın patlak vermesinde, alengirli işler çevrilmesinde, milletin en saf ve temiz duyguları ile oynanmasının önüne geçilmesinde yüreği ve cesaretini ortaya koyanlar meydana çıkacak bu BİR.

“Bakın bizler Allah’tan korkan insanlarız. İyi ile kötüyü, haram ile helali birbirinden ayıracak kadar ferasetli, bu çamura bulanmışları da gözünün yaşına bakmadan içimizden def edecek kadar dirayetliyiz” diyerek dik duruşlarını ortaya koymak için bulunmaz nimettir. Etti mi İKİ.

Halkın nazarında itibarlarını korumak, onların verdiği bağışların hak ettiği yere gittiğini ispat edip hem bulundukları makamın, hem kurumun hem de kişilerin onurlarını kurtarmış olacaklar bu da ÜÇ.

Bildiğim kadarıyla bu işin ortaya çıkmasında birkaç kişi sağduyulu, duyarlı ve namuslu davranmış. Onlara kocaman bir helal olsun. Cesur olun ve doğru bildiğiniz yolda gözünüzü kırpmadan ilerleyin. İşte o zaman Haymana Gazetesi de hep arkanızdadır, tüm ahali de. Ama titrek, duygusal veya tamahkar, “bunlar da bizim arkadaşımız, meslektaşımız yapmışlar bir cahillik. Kapatalım gitsin” diyerek belki nefsinize, belki çevre baskısına, belki de niyetinize yenilirseniz, bu ayıp hepinize ve hepimize yeter.

Başta da söylediğim gibi, uzmanlaşmış, işinin ehli, tecrübeli ve dibine kadar bilgili doktor, avukat, bilim adamı veya mesleği her ne ise dirsek çürüten insanlara ihtiyaç varsa din alanında da aynı derecede kişilere ihtiyaç var. Elini kolunu sallayan, iki dua, iki kelam edenlerin cübbeyi sırtına geçirip insan hayatına yön vermeye hakkı yok. Önce kendinizi bir iyice yetiştirin sonra kişiler size zaten yetişir.

Kimsenin maksadı “çamur at izi kalsın” değildir. Ama ortada bir çamurluk varsa da temizleyecek adalet deterjanına kimse müdahil olmaya kalkmasın.

HAFTANIN SÖZÜ: Ülkemin parasını zenginler, borcunu ise fakirler bölüşüyor.

SAYGILARIMLA