Yakın zamanda arkadaşımın tavsiyesi üzerine okuduğum bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Bu kitabı hem yurt içinde hem de yurt dışında sağlıkçılar kendi içlerinde birbirlerine tavsiye ediyorlar. Hatta ders olarak okutmak isteyenler bile var.

Yakın zamanda arkadaşımın tavsiyesi üzerine okuduğum bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Hayır, roman özeti falan yapmayacağım. Bu kitabı hem yurt içinde hem de yurt dışında sağlıkçılar kendi içlerinde birbirlerine tavsiye ediyorlar. Hatta ders olarak okutmak isteyenler bile var.

Kitabın adı “WHY WE SLEEP: Unlocking the power of sleep and dreams", yazarı Matthew Walker. Türkçeye “Niçin uyuruz? Yeni Uyku ve Rüya Bilimi” olarak çevrilmiş. Kitaba geçmeden önce çocukluğunuzdan itibaren uyku ile olan ilişkinizi biraz düşünmenizi istiyorum.

Okuduğumuz okullar, yaptığımız işler, sorumluluklar derken aslında hepinizin uykusuzluk konusunda uzman sayılabileceğini tahmin ediyorum. Hatta birçoğumuz bu konuda uzmanız.

Cidden kitabın ilk sayfasından sonuna kadar heyecan içinde, bu kadar önemli bir şeyi yıllarca neden ihmal ettik, bizler ve sistem buna hala nasıl duyarsız demekten kendimi alamadım.

Diyeceğim şu ki, az uyuyoruz arkadaşlar ve bunun sonuçlarına ya doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalıyoruz.

Şimdi sizlerle bu kitaptan öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum:

Uyku iki ana bölüme ayrılıyor:

  • Non Rapid Eye Movement (NREM)
  • Rapid Eye Movement (REM)

NREM: Yavaş beyin dalgaları ile karakterize, öğrenilenleri hatırlamak için birebir, stresi azaltmaya yarayan ve kalp için yararlı bir süreç. Az uyuyorsanız ya da NREM döneminiz yetersiz ise %45 daha sık olarak kalp hastalığına yakalanıyorsunuz.

REM: Hızlı beyin dalgaları ve göz hareketleriyle karakterize, bilgileri yaratıcı bir şekilde organize etmemizi sağlayan, duygusal değerlendirmeler yapmamıza yardımcı olan, motor becerileri öğrenmeye yardım eden, yeni ve eski bilgiler arasında yeni sinir bağlantıları oluşturmaya yarayan bir süreç. Bana burada en ilginç gelen nokta, REM döneminde beynimizin öğrendiğimiz motor becerileri tekrarlaması ve pekiştirmesi.

Şimdi bazı çok önemli noktaları maddeler halinde sıralayacağım:

  • Az uyuduysanız, beynimizin karar mekanizması bölümleri (prefrontal korteks) sağlıklı ya da yeterli çalışmıyor. Daha da ilginci uyku eksikliği olanlar kendi karar verme yetilerinin bozulmuş olduğunu değerlendirmekte de yetersiz kalıyor. 
  • Az uyuduysanız, gün içinde daha kolay işleri yapmayı ve zorları yapmamayı tercih ediyorsunuz. Bunu sizinle aynı vardiyada bulunan ve sürekli daha basit işlere bakmak isteyen meslektaşlarınızda görebilirsiniz. Bu her durum için doğru olmayabilir ama bu da bir faktör.
  • 10 gün boyunca 6 saat uyursanız performansınız %400 azalıyor, aynı 1 gece uyumamak gibi.
  • Az uyursanız daha çok yemek yiyeceksiniz. Daha da önemlisi bu yiyecekler sağlıksız olan yiyecekler olacak.
  • Erkekler az uyuduğunda testesteron düzeyi azalıyor! Bu kas kitlenizi, kemik dansitenizi etkiliyor ve daha az çekici görünüyorsunuz diye yazıyor kitap. Kadınlar için bir şey belirtmemesi hayli ilginç ama özellikle değinmiyor.
  • Az uyuyorsanız, enfeksiyonla mücadelenizi kötü etkileyecek kadar bağışıklığınız zayıflıyor. Hekimlerin “istirahat et daha iyi olursun” tavsiyeleri aslında tam olarak uykuyla ilgili ama hastalanınca bizler  istirahat etmeyi televizyon izlemek, yatakta telefonlar ile zaman geçirmek gibi algılıyoruz. Bunlar da aslında uyku düşmanları. Malum bu cihazların yaydığı mavi ışık, uykuya geçiş için gerekli olan Melatonin’i %50 oranında azaltıyor.  Melatoninin yeterli düzeye ulaşması mavi ışık yayan cihaz kullanımından sonra 3 saati buluyormuş. Yani, yatma saatinizden en az 3-4 saat önce bu cihazları kullanmayı bırakmak gerekiyor. Az uyumak aynı zamanda kanser riskini de artırıyor. Danimarka devleti, devlete ait yerlerde gece vardiyasında  çalışıp da aynı zamanda meme kanseri olan kadın işçilerine tazminat ödemeye başlamış bu sebeple.
  •  İnsanlar için ideal uyku süresi gece 7-8 saat ve öğleden sonra 30-60 dakika olarak belirlenmiş.

Bu kitabı okumadan önce az uyumanın bir meziyet olduğunu düşünüyor, kendimle övünüyordum. Herkesten az uyursam daha çok iş yaparım, günümü daha iyi ve verimli geçiririm diye düşünüyordum. Eminim pek çoğunuz hala böyle düşünüyorsunuz. Bu nedenle bir sonraki yazımda kitaptan öğrendiğim şok edici gerçekleri paylaşmaya devam edeceğim.