Önceki yazıda değindiğim çevre konusuyla ilgili hem biraz ayrıntı vermek hem de bazı konulara dikkat çekmek istiyorum.

 

ÇOK ÖNEMLİ KONULAR VAR

 

Her şeyden önce şunlar bilinmeli:

İklim değişikliği artık dünyanın bir numaralı sorunlarından…

Çölleşme, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaşma, ozon tabakasının tahribatı, hava, su ve toprak kirliliği dünyayı yaşanmaz hale getiriyor…

Tehlikeli ve plastik atıklar, deniz ve okyanus kirliliği gibi çevre sorunları sürdürülebilir kalkınmayı tehlikeye atıyor…

Bu durum sadece insanların güvenliği, sağlığı ve üretkenliğini değil, diğer canlı türlerinin geleceğini de tehdit ediyor.

 

ÜLKEMİZ DE ZARAR GÖRÜYOR

 

Çevre kirliliği her ülkeye olduğu gibi Türkiye’ye de büyük zararlar veriyor. Sadece; Marmara Denizi’ndeki 125 balık türünün son 30 yılda 4’e düştüğünü hatırlatmak bile başlı başına bir çevre ve ekonomik felakete işarettir...

Her gün denizlerimize, İstanbul’da üretilen çöp miktarının üç katı kadar, yani 20 bin tona yaklaşan çöp dökülüyor.

Sorumsuzca denize atılan ve akıtılan bu çöplerin dayanma süreleri ise, bu sorumsuzluğa bir son verilmesi için yeterli sebeptir. Şöyle ki:

Bir otobüs bileti 2-4 hafta direnirken, bir teneke kutu 100 yıl varlığını koruyabiliyor. 200-500 yıl dayanabilen alüminyum kutu ise tam bir tabiat düşmanı. Ya 400 yıl ömürlü plastik şişelere ne demeli...

 BAZI ÇARPICI BİLGİLER...

Dünyada mevcut 900 milyon hektar tropikal ormanın her yıl 11 milyon hektarı yok oluyor. Yani her 7 yılda bir Türkiye’nin genişliğine denk bir orman alanı şu veya bu yolla katlediliyor.

Her yıl, dünyada 6 milyon hektar alan çöle dönüşüyor...

Sadece ABD’de yılda 3 bin insan hava kirliliği sebebiyle hayatını kaybediyor.

1986-1989 yılları arasında kalkınmış ülkelerden, azgelişmiş ülkelere 3.166.000 ton çöp gönderilmiş... Bu çerçevede Türkiye’nin denizleri de tehdit altında...

 ÇÖP DEYİP GEÇMEYİN...

 Elimize aldığımız bir küçük poşet dolusu çöpü, “bundan bir şey olmaz” diyerek rastgele atmamızın ne tür facialara yol açacağını hesap etmek zorundayız artık.

Her türlü hastalığın oluşmasına ve yayılmasına neden olan sineklerin, böceklerin, farelerin ve diğer hayvanların, özellikle pis ortamları sevdiğini ve burada üreyen her türlü mikrobu insanlara taşıdığı unutulmamalı.

Eskiden çöpler toplanınca denize dökülürdü. Artık “deniz bitti!”... Çünkü denizlerdeki canlı hayatın büyük bir bölümünü yok etti insanlar. Artık yakma ve gömme metotları kullanılıyor. Gelişmiş ülkelerde uygulanan bir yöntem belki de en “sağlıklısı”; mutfaklara konan çöp öğütme makineleri sayesinde, çöpler birikmeden toz haline getirilerek kanalizasyon sistemine akıtılıyor...

 İÇECEK SU KALMAYACAK...

 Sadece denizleri kirletmekle kalmayan insanlar, toprağa bereket, kendisine besin veren akarsuları ve gölleri de mahvediyor.

Kendi köyümüzden hatırlıyorum; çocukluğumuzda sabahtan akşama kadar balık tutar ve bununla beslenirdik. Bugün bırakın balığı su bile yok!

Yıllar önce Londra ve Ankara gibi milyonlarca insanın yaşadığı şehirlerde büyük tehlike oluşturan, hatta Londra’da toplu ölümlere yol açan hava kirliliği de çevrenin önemi bakımından hatırlanması gereken kötü olaylardan...

Kalitesiz yakıtlar yüzünden bacalardan havaya karışan zehirli dumanlar, milyonlarca taşıtın egzostlarının ve fabrika bacalarının çıkardığı zehirli gazlar, hava kirliliğinin başlıca sebepleri. Bu yolla havaya karışan karbonmonoksit ve hidrokarbonlar insan sağlığı açısından büyük bir tehdit...

Asit yağmurları ve atmosferdeki ısınmanın sebebi de hava kirliliğidir.