Politika Kasabasının Siyaset Bulvarında dolaşırken gördüm; önünde durduğum gazete bayisinin ayaklı tezgahındaki gazetelerin manşetleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski Bakan Murat Kurum’u İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ilan edişi ve çok sayıda şehrin belediye başkan adayını açıklamasına ayrılmıştı.

Birkaç gazetenin başlık, alt başlık ve spotunu okuyup ilerledim…

Bulvar üzerindeki siyasi parti tabelaları, geçmişin seçim curcunasından uzak, sakin bir meskun mahal adresinin adı gibi duruyordu!

***

Yürümeye devam ettim. Yolum Millet Bahçesine çıktı…

Her yaş ve cinsiyetten insan gruplar halinde tünediği yerde hoş sohbet içindeydi…

Hiddetini gizleyemeyen emekliler, maaş hesaplaması yapıyordu…

***

Yaşdaşlarımdan oluşan muhabbet mensuplarına yanaşınca, bir mehabet ağırlığı sardı ruhumu…

Yan masaya çöreklendim!

Biri yekdiğerine, o da ötekine diyordu ki;

- Duydun mu?
- Neyi?
- Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti’nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuş…
- Duymadım…

Öteki girdi söze;
- Halkın Kurtuluşu mu?
Diğeri cevap verdi:

- Evet… Avukatları demiş ki: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılarına hazır bir iddianame sunuyoruz. Bakalım taşıdıkları sıfatları gibi gerçekten laik Cumhuriyet’in savcıları mı yoksa örülmekte olan faşist din devletinin savcıları mı?
Biri, farklı açıdan yaklaştı olaya:
- Faşist mi demiş?
- Evet, faşist diyor…
- Bizim zamanımızda da onlara faşist denirdi!
Öteki, beriki meraklandı;
- O zamanla ne ilgisi var?
- Öyle demeyin, o zaman Halkın Kurtuluşu, yasadışı bir örgüt idi. İllegal yayın organları hatta THKO diye bir de silahlı kanatları bile vardı…
Yekdiğeri hak verdi:
- Evet hatırladım…
Diğeri konuyu daha da derinleştirdi:
- Bunlar Çin’ciydi… Mao’nun peşinden gidiyorlardı…
Biri durumu netleştirdi:
- Tam da onu diyordum. Bunlara sadece faşist demiyorlardı, ‘sosyal faşist’ diyorlardı…

***

Sokağı siyasetin sardığı günlerin içinden sıyrılıp bugüne ulaşmış emmiler, dayılar kanın gövdeyi götürdüğü yılları böylesine hoş sohbete meze yaparken, hiç konuşmayan aldı sazı:

- Yav… Benim anam onlara Mayocu derdi!
- !!!
- Maocu diyemezdi, Mayocu derdi…

Hepsi birden kahkaha atarken, mütebessim ayrıldım…

***

Millet ve bahçesi bir hoş idi…