31 Mart yerel seçimlerinde herkesin dilinde “Türkiye’nin beka sorunu” vardı. Hangi partinin hangi adayı nerede belediye başkanlığını kazanırsa Türkiye’nin bekası ya cillop gibi pasparlak olacak, ya da yerin dibine batacaktı. Ama İstanbul hariç her tarafın belediye başkanı koltuğuna oturdu, şimdilik bekamıza halel geldiği falan yok şükür.

Bu süreçte Haymana’da bile en çok konuşulan konuydu belki Türkiye’nin bekası. Erkekler kahvede, kadınlar altın günlerinde falan hep Türkiye’nin bekasını konuştular. Kahvede okeye dönenler çay hesabının kendinde veya rakibinde kalmasını Türkiye’nin bekasına bağladılar. Kadınlar da altın günlerinde kısıra doğradıkları domatesin İsrail tohumundan üretilmesini ve memleketin bekasını tartıştılar gerdanlarını kıra kıra.

Ama kimse bu arada Haymana’nın bekasını konuşmadı. Haymana’nın beka sorunu var mıydı acaba? Varsa neydi. Varsa bile “bana ne canım bana mı kalmış” dediler. Elbet bunu düşünen birileri vardı. Onlara neydi ki, kendileri sanki burada hiç yaşamıyormuş gibi topu hep başkalarına pasladılar.

Haymana’nın beka sorunu var mıydı peki?

Mesela bir eğitim sorunu beka’dan sayılmıyor muydu Haymanalı için? İlçemiz okulları geçtiğimiz yıl “Nitelikli okul” kapsamından çıkarılmıştı. Yani deniliyordu ki, “Haymana’nın okulları sıradan. Türkiye’deki bir öğrencinin tercih yapıp gelmesine gerek yok” Oysa Nuri Bektaş’a memleketin her tarafından öğrenci geliyordu. Gelenlerin de hepsi hem Haymana’dan hem de bu okuldaki eğitimden memnundu. Ama tahtaya tebeşirle yazılan bir yazının ucuz bir bezle silinmesi gibi bir gecede Haymana ve Nuri Bektaş Okulu cırt diye siliniverdi nitelikli okul listesinden. Kimsenin kılı kıpırdamadı. Siyasiler “Duymadık” dedi. Sivil toplum örgütleri “Biz anlamayız bu işten” dedi. Bürokratlarımız “Devlet yaptı elimizden ne gelir” diye bir köşeye çekildiler. Bu memleket onların değildi sanki. Okuyan çocuklarda kendilerinin olmayınca “görmedim, duymadım, konuşmam” diyen 3 maymun oldu bazıları. Tabii birçoğunun para sorunu olmayınca, kendi çocuklarını özel derslerle, dershanelerle sınavlara hazırladıkları için, garibanın çocuğunun eğitim sorunu onları niye ilgilendirsin ki? Bizimki de halt etmek yani.

Bu memleketin eğitim konusunda Ağrı Dağı gibi bir beka sorunu var ve tam karşımızda tüm heybetiyle duruyorken, dürbünle uzaklara bakıp “Ben bir şey görmüyorum” diyenlerin Türkiye’nin bekasına kafa yormalarının geleceğimize nasıl darbe vurduğunu ilerleyen günlerde hep beraber göreceğiz. Ama kimin umurunda?

Haymana’nın turizm sorunu ne alemde dersen, sayfalarca yazarım. Ama her şey meydanda. Turizm İlçesi sıfatını almış bir yerin sokakları hele yaz günü mahşer gibi kalabalık olması gerekmez mi? Var olanda otelinden, devre mülkünden çıkmıyor. Çıksa ne yapacak, onu da kimse bilmiyor. Haymana’nın hangi tarihi, turistik, sayfiye yerlerini gezip, bize özgü neleri alacak, bizim mutfağımızdan neleri yiyecek? Kısacası yöneticimizden, halkımıza kadar Turizm İlçesi Haymana’nın toraman bir turizm bekası sorunu var. Var ama biz Haymana saat kulesinin altında oturup Antalya’ya bu yıl gelecek turist sayısını düşünerek keyifleniyoruz.

Sağlıkta hastanemize gelmeyen, gelsede durmayan doktorlardan, burnumuz kanasa malzeme veya uzman yokluğundan haydi yallah ambulansla Ankara’ya sevk edilmemizden, doktoru olmayan birçok bölümden, eskiden her gün yapılan onlarca ameliyatın, bugünlerde neden yapılmadığından bize ne? Haymana’nın bir sağlık bekası kaç kişiyi ilgilendiriyor? Ancak işimiz düştüğünde anlıyoruz acınacak halimizi.

Yazılacak onlarca şey var ama bunlar sadece bir kaçı. Türkiye’nin bekasını sabah akşam yemeden içmeden tartışan Haymana insanı, Haymana’nın bekasını ne zaman aklına getirecek ben merak ediyorum... Peki ya siz?

HAFTANIN SÖZÜ: Köpeklerin korkusu, sahipleri öldüğünde aç kalma korkusudurdur.

SAYGILARIMLA