Ankara Keçiören köprüsü üzerinde Ankara Büyükşehir Belediyesinin seçim reklamlarından biri dikkatimi çekti.

“Beş yılda 8000 ihaleyi canlı oyarak yayınladık”

Şeffaf belediyecilik örneğin ve denetimde belirlilik vurgusunu  sözde Ankaralıya anlatmışlar.

Kimin fikri kimin aklı bilemem ama bu işin böyle olması durumunda herkesin ABB Yönetimine  ve Sayın Yavaş’a “Helal olsun. Mansur Başkan ihaleleri herkesin gözü önünde  canlı olarak yapıyor. Yetimin hakkını Yemiyor, yedirmiyor. Dürüst başkan .” Sözlerini sokakta ve sosyal medya belediyeciliği yapanların sıkça  dillendirdiğini ve paylaşımları  görüyor, duyuyoruz.

İşin aslı böyle mi gelin birlikte bir sese, ABB Denitim Komisyonu Başkanı Nihat Yalçın’a  kulak verelim.

Sayın Mansur Yavaş yönetimi beş yılda yaptığı 2345 ihalenin 1800 tanesi doğrudan teminle, yani adrese teslim yaptı. %76.89 bu yolla istenen kişilere verildi. % 20 si ise açık ihale yapıldı. Canlı yayın ise bir senaryondan ibaret.

Buz dağının görünen yüzü başka arkası başka.

Bunu söyleyen Sincan ABB Meclis Üyesi ve Denetim Komisyonu başkanı Nihat  Yalçın..

Hem de kameralar karşısında.

Ben bu işin bir de rakamsal  verilerine taktım.

Mayıs 2022 de  ABB den yapılan açıklamada 2650 Adet ihalenin canlı yapıldığını ilan ederken bugün 8000 ihalesin canlı yapıldığını duyunca biraz şaşırdım.3 bin 5 bin 8 bin önemli rakamlar.

Neden mi ?

Bu şehirde yaşıyoruz. Hele gazeteci olarak Başkenti sık sık dolaşan ilçeleri gezen biri olarak bu kadar ihale yapıldı da nerde ? Biz mi göremedik?

Siz gördünüz mü ?

Yaşadığınız ilçede ABB’nin mega bir hizmetine şahit oldunuz mu ?

Bu durum Nasrettin hocanın ciğer buysa, kedi nerede? Hikayesini aklıma getirdi.

NASREDDİN Hoca'nın kedi-ciğer hikâyesini hepiniz bilirsiniz. Hoca, bir sabah evden çıkarken ‘‘Hanım canım çekti, bu akşam güzel bir ciğer yahnisi yiyelim, ben ciğeri alır sana yollatırım’’ demiş.

 

Kasaptan iki okka ciğer alıp eve göndertmiş. Hocanın hanımı, yahniyi hazırlayıp pişsin diye ocağın üstüne koymuş. O arada iki çift laf etmek için komşuya geçmiş. Ama çeneye dalmış. Ateşte yemek olduğunu unutmuş. Birden hatırlayıp telaşla eve dönmüş; bir de ne görsün, ciğer yahnisi kömür olmuş. Tabii çok üzülmüş. Üstelik kocasından laf işiteceğinden, içini bir korku almış. Akşam hoca, daha kapıdan girer girmez ‘‘Hanım hazır mı ciğer yahnisi? Karnım da çok aç, getir de yiyelim’’ diye gürleyince eli ayağına karışmış. ‘‘Hoca efendi, yolladığın ciğerleri nankör kedi yedi’’ diye yalanı kıvırtıvermiş.

 

 Hoca, durumda bir anormallik olduğunu sezinlemiş. Gel pisi pisi, deyip kediyi yanına çağırmış. Sonra hayvanı ense derisinden tutup havaya kaldırmış. 

 

‘‘Hanım söyle bakalım’’ demiş, ‘‘Şu havaya kaldırdığım kedi, gelse gelse iki okka gelir. Eğer elimdeki şey kediyse, ciğer nerede? Yok bu şey ciğerse, kedi nerede?’’

 

Yani  ABB’nin Keçiören  köprüsüne yazılan gibi  8000 ihale canlı  cansız fark etmez yaptı  ise;  ihalelerden sonra yapılan  hizmet nerede ?

 

Hizmet yoksa canlı ihale nerede ?