İLAYDA ALBAY

NURİ BEKTAŞ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF ÖĞRENCİSİ

kitap

KİTAP ADI: Bir İdam Mahkumunun Son Günü

YAZAR: Viktor HUGO

1829 yılında yayınlanmış ve okuyucusuyla buluştuğu günden bu yana okuyucularını “idam” ve “idam cezaları” üzerinde münakaşaya sürüklemiştir. İlk zamanlarda ismini yayınlamamıştır. Çünkü o dönemin insanları bu kitapla ilk karşılaştıklarında tepkileri çığ gibi büyümüş ve idamı bu denli sert eleştiren yazara karşın, ileri-geri, yalnız düşünceler beyan etmişlerdir.

Kitapta Victor Hugo idama ve idam cezalarına karşı olduğunu açık ve taviz vermez bir dille aktarmıştır. Ona göre bir insan başka bir insana ceza verme yetkisine sahip değildir. Öldürme ve can alma Tanrı’ya münhasır bir durumdur. Yapılacak ıslah çalışmaları ve bilinçlendirmelerle bu “idam” cezasının çözülebileceği düşüncesini belirtmektedir.

Kitapta yazar, kitabın adından da anlaşılabileceği üzere bir idam mahkûmunun son gününü bizlere yazıya dökerek tasvir etmiştir. Mahkûmun ölümüne kadarki duygu ve düşüncelerini iç dünyasında kendisiyle yaptığı çalışmaları, çelişkileri okuyucularına sunmaktadır.

İdam cezasına çarptırılan mahkûmda değişen duygu durumundan farklıca kendisine zuhur eden fiziksel değişimler de anlatılmaktadır. Hayata ve insanlara karşı bakışı da bu süreçte değişmiştir. Geride bıraktıklarıyla da, kızı ve eşi, kendi içinde bir münakaşaya girmiştir. Kendi kendine onun başının insanlar önünde kopmasının bir başka insana ne vereceğini, bir başka insanın eline ne geçireceğini de sorgulamaktadır. Anlattığı her yerde ölüm kendisi için elzemdir. Yani hapishanedeki duvarlar, gardiyanlar, diğer mahkûmların onun gözü önünde tek dili vardır, tek dili konuşuyorlardır; o da ölümdür.

Ölüm herkesin kaçınılmaz sonudur. Fakat kitapta bizlere “ölüme dair farklılığın kaynağının onunla nasıl buluştuğumuzdan geçmekte” olduğunu okuyucularına iletmektedir. Ölüm kararının kendisinin bedeninde empati kaynağı ve üzüntüye sebep olduğu da bariz görülmekte ve anlaşılmaktadır. Bilhassa mahkûmun son ana kadar kaybetmediği umudu da okuyucunun gözleri önüne serilmektedir.

Kitapta mahkûmun hangi suçtan yargılandığı açıklanmamıştır. Bence bunun sebebi; eğer yazar eserinde belirli bir suçtan bahsetseydi, biz idam cezasını belirli bir suça bağlamış olurdu ve diğer suçlarla idam cezası arasında bir mukayese gerçekleştiremezdik. Bu da idam cezası üzerinde yazarın aslında yaratmak istediği tartışma ortamının kendiliğinden kapanmasına neden olurdu ve gereken etki uyandırılamazdı.

Giyotin denilen ve idam mahkûmlarının infazının gerçekleştirildiği bu alet meydanlara kurularak, adalet tecellisinin gösterildiğini düşünen ve bundan eğlenen, haz duyan halk, kitleler ve izleyiciler alkışlara şenlik izler gibi bu kan donduran olayı izlemektedir. Ayrıca yazar, ilk sefil kelimesini de bu kitabında kullanmıştır.

Velhasıl, Victor Hugo bu anlamlı ve eleştirel eserinde idam gibi korkunç cezanın insanlığa faydası olmadığı ve olmayacağını bu infazın insanlar tarafından izlenmesinin üzücü bir durum olduğunu kitabında sade ve anlaşılır bir şekilde kaleme almıştır. Kendi düşüncemi beyan edecek olursam; zalimce bir davranış insanlığa adaleti tecelli ettirmez.