(Sokağa çıkma yasağı, bayram derken bu hafta yazamadık. O nedenle 2015 yılında yazdığım yine Ramazan’a denk gelen yazımı yayınlıyorum. O dönem ile bu zamanlar tam olarak uyuşmasa da belli parallelikler var gibi sanki. Yorum sizlerin elbette...)

Yaşlı adam ölüm döşeğindedir. Tüm aile yanıbaşında gözyaşları içinde son vedalarını yapmaktadır.

Adam inleyerek sorar;” Büyük oğlum burada mı?”

-Buradayım baba, metin ol

Adam hırıltıyla sorar; “Ya küçük oğlum, o da burada mı?”

-Buradayım baba, yanından ayrılırmıyım hiç.

Adam zorlanarak sorar: “Ya sevgili kızım o benimle mi?”

-Seninleyim elbette babacığım bir dakika ayrılmadım buradan.

Adam terleyerek sorar: “Sevgili karım, o da yanıbaşımda mı?”

-Seninleyim elbette nerede olacağım bey

Yaşlı adam nefes nefese etrafını kolaçan eder;”Yani bütün ailem burada öyle mi?”

Aile koro halinde; “Buradayız baba, sen merak etmeee..”

Adam son kalan gücüyle bağırır: “Herkes buradaysa dükkana kim bakıyor lannn….”

Son yılların en kesat Ramazanlarından birisini yaşıyoruz. Esnaflar dükkanlarında uykuda. Ne yapsın adam, akşama kadar ya 2 kişi geliyor ya 3 kişi. O da canı sıkılan,vakit geçsin diye uğrayanlar. “Lan iki esnaf gezip lak lak ettik mi iftara atarız kendimizi” diyorlar. Bunu bilen esnafta sokurdanarak kalkıyor derin uykusundan, kafa da karışık; 4 kilo alçı alıyor adam, esnaf; “buradamı yiyecen, paket mi yapayım” diyor, oruç ve can sıkıntısı üst üste gelince devreler yanıyor tabii.

Haymana son yılların en zor Ramazanını geçiriyor. “Mübarek” ay havası hiç yok. Sokaklar Suriyelilere kaldı, onların da yarıdan fazlası dileniyor. Kuru kalabalıklar yani, çek sokaktan Arapları, ana caddede çift kale maç yap, ne gelen var ne giden.

Haymana son zamanların en boş Ramazanını yaşıyor. Gündüzü boş gecesi boş. Teraviye can sıkıntısından giden de çok. Geçmişte Cimcime Meydanına kurulan İftar çadırı ve sahne değişik bir hava katmıştı. İftardan sonra bebe beliğini kapan çekirdeğini çitler, mızırdanan çocuklara dondurma alır, küçük alışverişler yapar dolaşmaya, gösteri varsa seyretmeye giderdi. İlginç şovlar, sinema, müzik hiç fena değildi hani. Haymana sıradanlığından kurtulmuştu az çok. Bu Ramazan şovları hem insanları evlere tıkılmaktan kurtarır, hem gündüz şekerleme yaparak geçiren esnaf’a küçük alışveriş imkanı verirdi, hem de insanlara sosyal bir dünya çizerdi. Olmadı bu sene. Hem gündüzümüz hem gecemiz aynı oldu. Davulcumuz bile yok iki senedir, tokmağına haciz gelmiş besbelli.

Haymana en zor yazlarından birisini yaşıyor, banyocu yok, köylü yok, gelen yok giden yok. Ölü toprağı serpilmiş esnafa. Haymana can çekişiyor, acil bir suni teneffüs lazım, yoksa “Mübarek” gün de öldü diye çok konuşurlar arkamızdan. Konuşurlarda sırf pidemizi yemek için o gün orucu yiyen de çok olur. Dükkan’a kimseyi bırakmaya gerek yok, huzur içinde ölebilirsiniz. Öl ki bari kefenciye mezarcıya pamukçuya iş çıksın.

HAFTANIN SÖZÜ: Tecrübe; hayatın kel kaldıktan sonra size tarak vermesidir.

HAFTANIN HABERİ: “Survayvırda zaten açlar, bari oruç tutup Allah katında dokunulmazlık kazansınlar baba yaa”...diyen evlattan hala haber alınamıyor.

(10 TEMMUZ 2015)