Bu Pazar günü herkesin neredeyse 5 yıl boyunca heyecanla beklediği seçimler bitmiş olacak. Önümüzdeki hafta bu köşede kazanan adayı, seçimi neden ve nasıl kazandığını tüm gözden kaçan ayrıntıları ile sizlerle paylaşacağım.

Yaklaşık 3 aydır çoluk çocuk torun tombalak yerel seçimle yatıp, yerel seçimle kalkıyoruz. Heyecan her geçen gün daha da yükseldi. Ama artık son noktaya geldik. Bundan sonra adaylar susacak, taraftarlar susacak, seçim büroları sessizliğe bürünecek, o sokak aralarında sürekli bangır bangır bağıran araçlar ortadan kaybolacak.

Tek bir ses kalacak ortada o da sandığın sesi. Son sözü o söyleyecek, onun hükmü geçecek ve son noktayı da o koyacak. “Bir 5 yıl sizi yönetecek başkan ve kadro şunlardır” deyip perdeyi kapatacak.

Elbette seçim sonuçlarının tartışması günler haftalar, aylar hatta bir sonraki seçime kadar devam edecek. “Niye kaybettik la biz” serzenişleri ya da “nasıl kazandık ama ben demiştim oğlum” sevinç naraları uzun süre kulaklarda yer edecek.

Yalnız bugüne kadar çok güzel bir seçim süreci yaşandığının altını çizelim. Gerçekten son zamanların en seviyeli, en centilmen ve demokratik bir seçim sürecini yaşadık diyebilirim. Arada küçük laf sokmalar, ufaktan dokundurmalar, ucundan kıyısından çakmalar olsa da bence tüm adayları gönülden tebrik edeceğimiz bir dönem sona eriyor.

Ve heyecan son dakikaya kadar hiç düşmeyecek. Çünkü çok çekişmeli ve adrenilini tavan yapan bir yarış var ortada. Hangi aday kazanırsa kazansın, kimse “Vay bee.. hiç hesapta yoktu. Nasıl kazandı acaba?” diyemez. Ya da ergen genç kızların ağzıyla konuşursak “Ayyy ben şoookkk…” diye ağızlarını büzerek çemkirtemez. Çünkü tüm adaylar aylarca sokak sokak, köy köy, ev ev gezdiler, projelerini anlattılar, siyasetlerini yaptılar. Her biri kendi propagandasının hakkını vererek yaptı.

Sandıkta kimileri; “5 yıl güzel hizmetler yaptı, bunun devam etmesi için oyumu Özdemir Turgut’a vereceğim” kimileri “Hacı Başkan geçtiğimiz dönem başarılıydı, kaldığı yerden devam etsin” diyecek, kimileri “Artık eğitimli, kültürlü ve yepyeni yıpranmamış bir kişi bizi yönetsin o da Levent Koç” diye rengini ortaya koyacak, kimileri “Aytekin Yüzer bu işi başarabilecek tek kişi benim tercihim o” diyecek, kimileri “Bağımsız da olsa Halil İbrahim Aysu” diyecek, kimileri “Tülay Koç ve Sinan Sümer ikilisi en iyisi” diyecek. Neticede seçimin galibi bir kişi olacak.

İkinciliğin bir hükmü yoktur. İkinci de olsanız, sonuncu da olsanız kaybetmişseniz kimse sizi takmaz. Tarih hep birincileri yazar çünkü.

Son iki günde yine aynı sükünet, aynı centilmenlik ve huzur ortamında bir seçim süreci yaşamamız hepimizin ortak dileği. Türkiye’nin seçim meydanlarında yaşanan, çirkin, kirli, tarihte belki hiç görülmemiş ve görülmeyecek bir seviyesizlik bize yansımadı şükür. Bir sokak kavgasını ve ağız dalaşını andıran belden aşağı vurmalar, hakaretler ve ayrıştırmaların bize uğramaması en güzel tablo aslında.

Haymana her etnik kimlikten oluşan yapısı ve insani değeriyle tüm Türkiye’ye örnek oldu. Kimse kimseye “sen başkasına oy veriyorsun hainsin, sen zilletsin, sen illetsin” seviyesizliğine düşmedi. Siyasetin gerektiği kadar atıştı, siyaset çerçevesinde yarıştı, biri diğerine “öte git” demedi. Bileğini, yüreğini, cesaretini ortaya koyup meydanlara çıkan tüm başkan adaylarına, encümenlere, muhtarlara ve tüm siyasi kişiliklere kocaman bir alkış buradan. Ayrıca bunları destekleyen, yanında yer alan, gecesini gündüzüne katarak çalışan, ama asla tahriklere kapılmayıp, sağduyusunu koruyan taraftarlarına bir o kadar bravo. Bu seçimde görüldü ki, gönülleri kazanan Haymana halkının ta kendisidir. Meydanda birileri ne derse desin, Haymanalı bildiğini okur, hem de mertçe.

HAFTANIN HABERİ: “Son dakikada ona yıkılır, buna yıkılır” denilen bir grup seçmen, yıkılan bahçe duvarının altında kalarak ağır yaralandı.

HAFTANIN SÖZÜ: Meydanlarda birilerinin “Eski Türkiye’de çaldırıp kapatıyordunuz, şimdi her yöne sınırsız konuşuyorsunuz” demesi an meselesi.

SAYGILARIMLA