Devlet Dairelerinde çalışan memurların bir çoğu hayatı boyunca onlarca yer değiştirir. Her gittikleri yer de ya iyi bir izlenim bırakıp vatandaşın gönlünde taht kurarlar, yada kötü bir profille vatandaş yaka silker onlardan. Hele bazıları var ki ben en çok onlardan nefret ederim. Hani şu salla başını al maaşını deyip, suya sabuna dokunmayan yöneticiler yada memurlar var ya Allah bildiği gibi yapsın onları...

Neyse biz asıl konumuza dönelim!..

Bilindiği üzere Eski Kaymakam Hüseyin Göktürk ilçemize veda etti. Kimsenin arkasından konuşmak istemem, geldi geçti, Allah yolunu açık etsin. Önümüzdeki maçlara bakmak lazım.

Yeni bir kaymakam var, gazetemizin haber başlığında ona “yeni patron” dedik.

Hafta içinde Kaymakam Muhammed Gürbüz’e hem “hoşgeldin” demek, hem de haberini yapmak için bir görüşme sağladık, Genel Yayın Yönetmenimiz Hüseyin Yıldırım ile birlikte...

Doğrusu sıcak kanlı duruşu, misafirperverliği, konuşurken espiriler yapıp ortamı samimileştirmesi, içten ve doğal olması sıradan kaymakamlar gibi olmadığını gösteriyor. Bunu ileriki zamanlarda daha iyi anlayacağız.

Sayın Kaymakam Muhammed Gürbüz’ün bu profili ben de şimdilik bir hoş seda bıraktı diyebilirim. İleride neler olacak, yada neler yaşarız hep birlikte göreceğiz.

Bence memur amir dediğin öyle sıradan kişiler olmamalı. Etrafında farkındalık, bulunduğu makamda izler bırakan, vatandaşın adeta sevgilisi olacak ve herkes tarafından takdir toplayacak şahıslar olmalı.

Büyükşehir Yasası’nın çıkması ve ilçemizin de metropol il sınırları içerisine dahil olmasıyla Kaymakamlıklarda fazla bir yetki kalmadı diyebiliriz. Yetkiden ziyade eskiden Köylere Hizmet Götürme Birliği, İl Özel İdare gibi birimler Kaymakamın kontrolünde çalışır ve hizmet alanı biraz daha genişti. Ama bu kurumların kapanması demek Kaymakamın çalışmayacağı anlamına gelmez. Kaymakam gerek bürokrasi ayağında, gerekse özel sektörde ilçesine katacağı onlarca hizmet ve eser olabilir.

Yeterki amaç “sayılı gün gelir geçer, burada oyalanır bir başka yere giderim” olmasın. Gerekirse suya da sabuna da dokunsun. Gerekirse vatandaş ile kol kola girsin Ankara’ya beraber yürüsün. Ama herşeyin ötesinde halka hizmetin, Hak’ka hizmet olduğunu düşünsün. Haymana adına değil, insanlık adına bulunduğu bölgeye katma değeri olsun. Bizler içine kapalı, halktan kopuk, vatandaşa tepeden bakan yöneticilerden sıkıldık. İstiyoruz ki biraz daha bizden olsun, esnafın derdine yansın, memurun işçinin hayat kavgasını anlasın, öğrencinin ve eğitimin bir harf öğretininden ziyade ezber bozanı olsun, kısacası kendisi, makamı için değil ilçesine çalışacak yöneticiler istiyoruz.

Yoksa bir şekilde o makama gelmiş, koltuğundan kalkmayan, önünde düğme ilikleyenleri görüp egosu tavan yapmış kişileri çok gördü bu gariban ilçe.

Bizler koltuğa oturan değil, o koltuğu dolduran, hatta mümkünse koltukta oturmayıp caddeleri, sokakları, köyleri, evleri, esnafları, kahveleri gezen, dert dinleyen, hasbıhal eden, elinden hiçbir şey gelmese bile halka moral verenleri istiyoruz.

Hatta burası hakkın ve halkın divanı ise düğmesini o iliklesin, böbürlenmeyi yaptığı, becerdiği, söküp aldığı, kopardığı işlerden sonra hep beraber yapalım. “İşte bu bizim halkımız ve devletimiz, devletimizin temsilcisi kaymakamımız ile el ele, omuz omuza dişe diş kazandığımız zafer, memleketimize kazandırdığımız eserdir” diyelim.

Kısacası yeni Kaymakamımız Gürbüz’ün dediği gibi Başkent’in yanı başındaki bir ilçenin perişan hali ile yata yuvarlana gurur duyacak kişi o kadar çok ki. Bizler bundan sonra mazeret üreten değil, iş, aş, istihdam üreten istiyoruz.

Haydin hep beraber birbirimize soralım, çok şey mi istiyoruz patron?

SAYGILARIMLA