Siyasetin ikbal ve menfaat kavgalarına gark olduğumuz günlerde önüme düşen iki haber ile gülümsedim…

Siyasetin ikbal ve menfaat kavgalarına gark olduğumuz günlerde önüme düşen iki haber ile gülümsedim…

Haberlerden biri, sosyal medyada büyük beğeni toplayan bir kedinin yavrusunu veterinere götürmesiydi! “Maymunlar Cehennemi”nden “Kediler Cenneti”ne geçiş gibi!
İkinci haber, Dünya Uyku Günü kutlamalarıydı…
***

Birincisi üzerine çok söz söylemeye gerek yok. Gazze’de çocuk katliamının artık on binlerle ifade edildiği soykırım günlerinde, bir kedinin yavrusunu ‘doktora götürmesi’, Filistin’i yakıp kavuran yasaklı bombaların aksine yürekleri ısıttı…
Bir de mübarek ramazan ayına rağmen bu dehşete gözlerini kapatan müslümanların zilleti yok mu, kahrediyor insanı. Kendi yöneticilerine “faşist, katil” diyen Yahudiler kadar bile cesur olamıyorlar. Yazıklar olsun…
***

İkinci habere gelince; “patronlar için kötü haber” dememin bir sebebi var!
‘Gün’ü araştırırken 15 Mart, 18 Mart, 21 Mart gibi tarih aralıklarıyla anıldığını görsem de benim derdim başka.

Her şeyden önce, her günün bir ‘gün’e ayrıldığı günümüzdü günleri takip etmek zorlaştı. Bendeniz de yeni haberdar oldum “Dünya Uyku Günü”nden. ‘Gün’e dair haber, Meksika’dan yansıdı ekranlara. Kent merkezinde toplu uyku seansı düzenlenmiş.

Az uyuyan çok çalışan benim gibiler için haber ilginçti! Çünkü kendisine mikrofon uzatılanlardan biri, “Patronlar uyumadan çalışmamızı istiyor” diyordu. Bu sözler yakında iş yerlerinde ‘yemek arası’, ‘çay molası’ gibi fasılalara bir de ‘şekerleme zamanı’nın eklenmesini gündeme getirebilir!
***
Konunun bu yönü patronları endişelendirebilir ama rahat olsunlar. Çünkü seri ve kaliteli üretim sağlıklı işgücü ile mümkündür.

Neticede bu insanlar kırbaçla çalıştırılan kölelik düzeninin değil, çalışma hayatını düzenleyen yasa ve yönetmeliklerle, sendikaların yürütüp kotardığı haklara göre çalışıyor. Yani kimsenin itiraz edemeyeceği bir hak / hukuk gerçeği var. Uyku bir hak ise bunun da bir hukuka bağlanması mümkündür!