Altı üstü birkaç yere asfalt dökülüyor. Aradaki “Ben yaptım, hayır ben yaptırdım” kavgasını gören de Mars’a roket gönderiyoruz zanneder.

Peki kazılan, yapılmayan, umursanmayan, bir çivi dahi çakılmayan yerlerin sorumlusu kim? Kanarya Sevenler Derneği Başkanı mı?

“Şurası ne halde bilader bir el atın” denildiğinde ortaya ne ilçe başkanları, ne siyasi parti temsilcileri ne de başka başkanlar çıkıyor.

Yamak yoluna iki kürek asfalt dökülünce “Hizmette yarışın” hadis’ini yerine getirmeye muktedir dini bütünlerimiz en önde koşuyor. Yeşil Vadi için kıyasıya yarışan Seferoğulları ile Tellioğulları gibi “Yamak Yolu Bizim” kavgası kafa göz yarıyor.

“Yaşadığın coğrafya kaderindir” diye beylik bir söz var. Biz ne yaptık ta bu coğrafyaya düştük. Gece vakti küllüğe mi işedik, farkında olmadan ekmek kırığına mı bastık? Bilemedim bak şimdi.

Geçtiğimiz yaz Antalya’ya tatile gitmiştim. Dönüşte bir geceliğine ilçesi Serik’e uğradım. Akşam balkondan bakıyorum sokağın birine doğalgaz döşeniyor. Sabah kalktığımda her şey bitmiş, eskisinden daha güzel parke taşı döşenmiş. 12 saat öncesinde çalışma yapılmamış gibi.

Bu yıl Balıkesir Burhaniye’ye giden bir arkadaşım aradı. Aynı oraya da doğalgaz hattı döşeniyormuş. “24 saatte işlerini bitirip sokak eskisinden daha güzel ve tertipli bırakılıyor. Valla şaşırdım” diyor.

Biz uzun zaman önce öğrendik şaşırmamayı. Çamursuz, tozsuz, kaymak gibi sokaklarda yaşayamayız. İyi niyetimden zerre şüphem yok. Siyasilerin abdestlerinden şüphe duymadığı naiflikteyim. Herşey bizim için diye düşünüyorum.

Velevki sokak köpekleri gecenin bir vakti yolumuzu kesti ve saldırdı. Cillop gibi yolda ne bulup kovacağız. Ama şimdi her taraf kafamız büyüklüğünde taşla dolu olduğu için gerisini köpekler düşünsün.

Hatta bu hafta içi Off-Road yarışçıları geldi. Dağ bayır gezen araçlarını bir de Haymana sokaklarında denediler. “Nasılsa farkı yok” dediler. Al sana çukur sokakların bir avantajı daha.

Bakara-Makara yapsakta bu durum yakışmıyor bize. Yakışmıyor Haymana’ya. Neredeyse 1 ay şehrin ortası bu halde bırakılmaz. En azından ben “daha iyilerine layığız” diye düşünüyorum saygıdeğer siyasi, bürokrat ve makamları meşgul eden büyüklerim.

Bizim coğrafi kaderimiz de fena değil aslında. Ya koskoca başkent Ankara’nın yanıbaşında, dünyanın en şifalı sularının fışkırdığı yerde, Frigyalılardan Osmanlı’ya ve Kurtuluş Savaşı’na dayanan bir tarihe sahip, bol ve bereketli topraklar üzerinde olsaydık halimiz nice olurdu?

Allah’tan bunların hiçbirisi yokta, gül gibi yaşayıp gidemiyoruz…..

HAFTANIN HABERİ: Aldığı ücretle açlık sınırının altında yaşayan C.G(36) bundan sonra daha çok hatta it gibi çalışarak hedefinin fakirlik sınırına yaklaşmak olduğunu söyledi..

HAFTANIN SÖZÜ: Maskeyi donunuz gibi düşünün. Başkalarının yanında indirmeyin ve çıkarmayın.