Çarpıcı bir olaydır: Eski Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan ve iş adamı Selim Edes’in de aralarında bulunduğu 14 sanığın bankayı zarara uğrattıkları iddiasıyla yargılandıkları davadan akılda kalan ne derseniz, davanın zaman aşımına uğraması değil, Selim Edes’in, “Rüşvetin belgesi mi olur p…” sözüdür!

Çarpıcı bir olaydır: Eski Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan ve iş adamı Selim Edes’in de aralarında bulunduğu 14 sanığın bankayı zarara uğrattıkları iddiasıyla yargılandıkları davadan akılda kalan ne derseniz, davanın zaman aşımına uğraması değil, Selim Edes’in, “Rüşvetin belgesi mi olur p…” sözüdür!

Bir döneme damga vuran bu ve benzeri söz ve olayları başka yazılara konu yapmak mümkün ama izninizle belgeli işlerin önemli olduğu siyaset deryasına dalmak istiyorum…
***
“Özal, Demirel, Baykal, Erdoğan, Bahçeli, Kılıçdaroğlu ve tasfiye soslu bir yazı” başlıkla makalemde satır başlarıyla değinmişliğim vardır ama siyasette ‘emanetçi’ meramıma matuf birkaç cümle kurduktan sonra güncele gelmek istiyorum.

Rahmetli Turgut Özal, 12 Eylül Darbesinin lideri Kenan Evren ve arkadaşlarını da yenerek ANAP’ı iktidar yapmıştı. İleride 8. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Evren’den görevi devralırken elense çekerek sarılmıştı fakat geride bıraktığı partisinin başına kimin geçeceği büyük sorun olmuştu. ANAP Genel Başkanlığı için ’18 Türk Büyüğü’ yola çıkmıştı. Sözünü ettiğim yazımda da belirttiğim gibi, “Hal müdürü diye küçümsenen, hakkında mizah üretim fabrikası kurulan, gaflarıyla kafa bulunan Yıldırım Akbulut herkesi mosmor ederek Başbakanlık koltuğuna oturmuştu…”
Evet, Yıldırım Akbulut ANAP Genel Başkanı ve Başbakan idi ama ‘emanetçi’ydi!
***
Türk siyasetinin ‘kurt’ isimlerinden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Köşk’e çıkarken de geride bıraktığı DYP’de sular dalgalıydı. Tansu Çiller, deve dişi gibi ‘Demirelciler’i saf dışı bırakarak Genel Başkan ve Başbakan olmuştu…

Cumhurbaşkanı seçilen AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerine Ahmet Davutoğlu’nun gelmesini sağlamıştı ama gelişmeler düşündüğü gibi itmeyince 2016’daki kongrede Binali Yıldırım’ın Genel Başkan seçilerek Başbakan olmasının yolunu açmıştı. Kimilerinin gözünde ‘o bir emanetçi’ydi!
Bu değişimden kısa süre sonra da 15 Temmuz hain darbe girişimi olmuştu…
***
Olağanüstü şartların gereği olarak farklı partilerde de ‘emanetçi’ genel başkanlar oldu. Bugün de oluyor… Son iki örnek CHP ve İYİ Parti’den…
***
CHP’nin son kurultayı öncesinde adı genel başkanlık için geçen Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun emanetçisi olup olmadığı sorusuna, “Bir emanet vardır, Atatürk’ün emaneti” diyerek oturaklı bir cevap vermişti ama koltuğa oturmasıyla birlikte ‘emanetçi’ söylemleri arttı. 31 Mart Yeril Seçimlerinde alınan başarılı sonuç sesleri kesse de cevap verdi ve emanetçiliğin hiçbir CHP’liye yakıştırılamayacağını söyledi.

“Akşener gölge başkan mı?” başlıklı habere göre, “İYİ Parti Genel Başkanı seçilen Müsavat Dervişoğlu, 50 kişilik Genel İdare Kurulu’nu neredeyse hiç bozmadan korudu. Dervişoğlu’nun Akşener’in desteğiyle genel başkan seçildiği ve Akşener’in görünmeyen bir el olarak partide yine ağırlığını koruyacağı ileri sürülüyor.”
***
Genel Başkanlığını büyük seçim zaferi ile tescil ve tahkim eden Özgür Özel ile delegelerden ‘Erdoğan ile hesaplaşma’ vaadiyle oy alan ve genel başkan olan Müsavat Dervişoğlu ‘emanetçi’likten kurtuldu mu, yoksa aşmaları gereken başka engeller mi var süreç içinde göreceğiz… Edindikleri bölgeyi sahiplenemezler ise belki de emaneti sahibine teslim ederler, bilemiyorum…