Politik veya kamuoyunda ön plana çıkmış birisini överken veya yererken klasik olarak birçok cümle kullanılır. Bunlardan birisi de “Haymana Sevdalısı” veya “Haymana Düşmanı”dır.

Sevdalısı veya düşmanı olmak bu kadar ucuz olmamalı. Ya da bunları söylerken ayakları yere basan delillerle ispatlanmalı. Yoksa aha bu sevdalı veya işte bu düşman demek öyle kolay değil. Kavun gibi koklayarakta anlayamazsın.

Geçen günlerde bir ağabeyim yazılarımdan dolayı beni de Haymana Sevdalısı ilan etti. Eyvallah. Ama doğduğun, yaşadığın, eşinin dostunun olduğu yere bir şekilde bağlanmak, ayrılmamak veya ayrılamamak için illa “Sevdalı” olmak gerekmez. Bazı özel durumlar veya mecburiyetler vardır. O zamanda ister istemez “seve seve” memleket sevdanız da depreşir.

Haymana’da kalmak sevdadan mıdır, yoksa mecburiyet mi? Oturup kalmak veya gitmek için sebepleri düşündüm. Ne yalan söyleyeyim kalmak için birkaç ama gitmek için onlarca sebep buldum.

Eğitim, sağlık, istihdam, çocukların geleceği gibi hayati konuları ilk başa yazmak zaten yetiyor. İşte bu konulara çözüm üretilmediği sürece Haymana’da kalmak için kurudan kuruya “Haymana Sevdalısı” olmak yetmez, yetmediği de görülüyor. Birçok kişi gitmeyi çok ciddi manada düşünüyor ve ilk fırsatta gitmiyor, bildiğin kaçıyor. Yıllar önce gidenler “Keşke çok daha önce gideydim” diyor. O zaman burada bir anormallik yok mu? Bu gitme adayları veya gidenler Haymana Sevdalısı değiller miydi? Sırf gittikleri için “Kahrol düşman al sana bomba” diye çemkirmekte neyin nesi.

Başta siyasiler olmak üzere kime bu konuda dokunsak, eleştirsek, iki kelam laf etsek hemen triplere giriyorlar; “Ben Haymana sevdalısıyım, öteki düşman” diye birde ayrışmalar, karşı cepheler açmaları var ki Allah Allahhh...

Valla kim sevdalı, kim düşman bilemem ama, halimiz meydanda. Her geçen gün daha da ayrışıyoruz. En basiti 70 küsür muhtar iki ayrı dernek olarak “En hakiki muhtarlar derneği biziz” diye meydanlarda arz-ı endam eyliyorlar. Mütevelli heyeti seçimi vardı. Ama birbirlerine yan bakmalar, poz kesmeler, atarlanmalar ve en kolayı triplere girmeler.

Ya da hepside “En Haymana Sevdalısı” olduklarını gözümüze sokmaya çalışan sırf Ankara’da birçok Haymana derneği var. Alayı bir araya gelip tek çatı altında yekpare bir güç oluşturmaktan muzdaripler. İlla hepsi bilmem ne dernek başkanı olacak ve ayrışacak.

Her geçen gün biraz daha ayrışan bir Haymana. Eskinin Haymanası kaybolurken o çok övündüğümüz birlik ruhu da buharlaşıyor. Bu ayrışmaların tetikleyicisi ateşleyicisi kim veya kimler?

Kime laf söylesek triplere giriyor ya, bir değeri daha erozyona uğramış ilçenin eti budu kalmadı, bari tridine bana bana yiyin.

HAFTANIN HABERİ: Bundan sonraki Asgari Ücret Belirleme komisyonunda Katarlıların ve Suriyelilerinde olmasına kesin gözle bakılıyor.