Şimdilerde adına tüberküloz dense de halkımızın ‘illet’ dediği verem, insanlığın baş belası hastalıklardan biri. Dünya genelinde en fazla can kaybına neden olan bulaşıcı hastalıkların başında gelen verem Türkiye’de de ölümlere yol açıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 01.01.2020- 26.05.2021 tarihleri arasında 13 bin 458 kişiye verem tanısı konulduğunu açıkladı. 1996 Mart ayıydı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Müdürü Dr. Hiroşi Nakajima da, 1995’te 3 milyon kişinin veremden öldüğünü açıklıyordu. Basın toplantısında en iyimser tahminle 2006’ya kadar 30 milyon insanın verem yüzünden öleceğini belirtiyordu. Bu gerçektende korkutan, ürküten bir öngörüydü…

İHMALE GELMİYOR

 Veremle ilgili en önem sorun, verem mikrobunun ilaçlara karşı gösterdiği direnç. İlaçla tedaviye karşı bağışıklık kazanan hastaların artması veremle mücadele açısından en büyük engeli oluşturuyor. Hele tedavi programlarının iyi takip edilmediği ülkeler açısından durum çok vahim. Hastalığı çok yakından takip eden Türkiye’nin bir başka avantajı da veremle savaşı hiçbir dönemde kesintiye uğratmadan sürdürmüş olması. Bu durum ülkemize yetişmiş sağlık personeli ve tecrübe sahibi verem savaş dernekleri kazandırdı.

ÜCRETSİZ HİZMET

Veremle savaş hizmetini tüm bölgelerde ücretsiz olarak sürdüren Türkiye, yurdun dört bir yanına dağılmış 271 verem savaşı dispanseri, 30 göğüs hastalıkları hastanesi, 11 verem pavyonu, 21 bölge tüberküloz laboratuarı ve 11 gezici verem savaşı grubu ile hizmetlerini ücretsiz olarak sürdürmektedir. Türkiye’nin konuya gösterdiği hassasiyet; mücadeleyi yürütecek ciddi bir teşkilata ve önemli bir maddi kaynağa sahip olmasını sağladı. Buna rağmen veremin yaygınlık bakımından henüz istenen seviyeye indirilememiş olması, hem hastalığın sinsi bir şekilde varlığını sürdürmesinden hem de yukarıda belirttiğimiz gibi, mikrobun ilaçlara karşı direnç kazanmış olmasından kaynaklanıyor. Veremle savaş konusunda karşılaşılan sorunların başında çeşitli sebeplerle hasta takibinin zorlaşması ve tedavinin yarıda kesilmesi. Hızlı nüfus artışı ve iç göçlerdeki kontrolü mümkün olmayan yoğunluk bu sorunların halledilmesini zorlaştırıyor.

2001 YILINDA DURUM

 Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, bölge özelliklerine uygun önlemler alınacağını belirterek, halkın desteğine olan ihtiyacı dile getirdi. Bakan Durmuş, ailelerin çocuklarına verem aşısı yaptırmaları konusunda da çağrıda bulundu ve göç sebebiyle tedavisini yarıda bırakanların en yakın dispansere başvurmalarını istedi.

VATANDAŞA DÜŞEN GÖREV

Sağlık Bakanlığı Verem Savaş Daire Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada vatandaşlara seslenilerek şu hususlara dikkat etmeleri istendi: 1.Tüberkülozu düşündürecek şikayetiniz olduğunda gecikmeden bir sağlık kuruluşuna başvurun. 2. Çocuk BCG aşısını ihmal etmeyin. (Verem aşısı koruyuculuğu %80’e varan bir yükseklikte ve son derece güvenli) 3.Verem olduğu tespit edilen hastaların yakınları da kontrolden geçmelidir. 4.Hastalar, tedavilerini kesintisiz olarak devam ettirmeli ve hekimlerin istediği periyotlar içinde kontrole gitmelidir. 5. Bir başka bölgeye göç eden hastalar, gittikleri bölgede bulunan en yakın dispansere başvurarak tedavilerine devam etmelidir.