Kurtuluşumuz ile ilgili sempozyum ve program adet olduğu üzere bir kez daha icra edildi. Savaşların olduğu yer Sakarya’mı, yoksa Haymana’mı sorusu bu senede tam olarak cevap bulamadı. “Madem savaşlar Haymana’da olmuş, adını da Haymana koyalım arkadaş” dedi Abbas Güçlü, ama muhtemelen hep Sakarya kalacak ve Türkiye Haymana’nın adını bir türlü öğrenemeyecek.

Nitekim ulusal kanallarda Kurtuluş Savaşı ile ilgili onlarca haber ve program izledim yine hep Sakarya dendi, Polatlı’nın adı geçti, bizim kulaklarımızı dahi çınlatan olmadı. Bir de diyoruz ki kutlamalar devlet kapsamında yapılsın. Devlet’in bizden haberi yok ki. Misal Polatlı’daki programda 3 bakan var, bize dönüp bakan yok. Haydin devletten lütuf bekle. Geçen yıl bu köşede “Madem burası memleketin kurtuluşunda son kale ve son nokta, o zaman diğerleri gibi resmi bayram statüsüne alınsın. Bir de kampanya başlatalım hatta. Gidelim devletin kapısında yatalım, tutalım koparalım” dedim. Tık yok. E böyle olursa elbette zırnık yok.

Sempozyumda konular ne kadar önemli ve dikkat çekici olursa olsun, dinleyici bir süre sonra meclisteki milletvekilleri gibi uyumaya başlıyor. Zoraki getirilen öğrenciler atalarının dedelerinin verdiği mücadeleyi dinlemek yerine, cep telefonlarından Aleyna Tilki’nin son klibini dinliyorlar. Milli şuuru uyandıralım derken, salonda uyanık kimse kalmıyor bir müddet sonra. Onun için bu sempozyumları biraz da dikkat çekici hale getirmek, daha tiyatral hava katmak gerek. Bunları animasyonlarla, filmlerle veya buna benzer görsellerle anlatmadığımız sürece konuklar kendileri anlatır, kendileri dinler, seyirciye de horultuyu dikmek kalır. Hele yabancı dille anlatılan bölüm var ki, seyirci açısından neredeyse işkence gibi. Hatta ilk gün öğleden sonra ve ertesi günü yapılan sempozyum da öyle. Evde uykusunu alamayan buraya koşuyor gibi.

Meşaleli yürüyüş, halkında katılımıyla biraz daha iyi. Zaten halkın katılmadığı her şey biraz aksaktır. Bizimkisi ise bildiğin topal. Otobüslerle Haymana halkı savaşın olduğu yerlere gitti. İşte can alıcı bir nokta daha. Buraya biz değil, Ankara hatta Türkiye gidecek. Hem de gönüllüce, koşarak, gözlerinden yaş akarak. O günleri yaşayarak ve atalarına karşı minnet duygularıyla coşarak gidecek ki daha bir anlamı olsun. Yoksa orada da biz bize olduktan sonra ne anlamı var.

Gelelim şenliklere. Halkımız farklı sanatçıları görmek istiyor artık. En azından bir tane de olsa Türkiye’nin tanıdığı isim olsun diyor. Hani gençlerden bahsederken Aleyna Tilki demiştim ya. Elbette bu popülerlikteki, her tarafı ayrı oynayan birisinin gelmesi olanaksız ama, en azından gençleri cezbetmiş, yıldızı yeni parlamaya yüz tutmuş ve henüz o para denen münafıkla haşir neşir olmamış birisi getirilebilir. Halaylar falan güzel çekiliyor ama, orta halli herhangi bir düğünde de bu kadar kalabalığı topluyor, halayımızı zaten çekiyoruz, bize yeni şeyler lazım. Tilki olmasa bile kuyruğunu bir düşünelim hiç olmazsa. Yerel sanatçılarımız iyi güzel de, sempozyumun adı uluslararası, sahnedeki sanatçılarımız sabah akşam yolda, kahvede gördüğümüz “Naber la” dediğimiz kişiler olunca meydanı doldurmak için çikolatalı piyangolara bel bağlıyoruz. Hediyeyi kapanda yallah evine gidiyor.

Kısacası çok iyi niyetle ve çok büyük anlamı olan, bir milletin kurtuluşunun, akabinde kuruluşunun kaderinin yazıldığı bu topraklarda böyle basit heyecanla hazırlanmış programla yürümüyor iş. Özdemir Başkan ile daha bir ete kemiğe büründü. Hakkını teslim etmemek olmaz. Çabasını çok iyi anlıyor, tebrik de ediyorum, ama “Bir şekilde yapalım çıkalım” dan ziyade “bu sene nasıl daha cazip hale getiririz, halkı daha iyi işin içine nasıl sokarız, daha ilgi çekici ve başta ulusal medya olmak üzere tüm Türkiye’nin gündeminde nasıl yer alırız’a kafa yormak gerekiyor.

Sempozyumda “Haymana aslında vilayet olmalı” dedi konuğun birisi. Ama günlerdir ve tam da eğlencenin dibine vurulduğu zamanlarda saatlerce kesilen elektrikleri görünce “Vilayet olmaktan vazgeçtik, bari köye dönüşmeyelim” dedi halktan bazıları. Bence de ironinin babasını yaptılar.

HAFTANIN HABERİ: Trafik polislerince durdurulan S.Y(35) niye sinyal vermediği sorulunca “Benim hangi yöne gideceğim kimseyi ilgilendirmez” diye cevap verdi.

SAYGILARIMLA