Türk siyasetinde öyle renkli sahneler vardır ki hafızalardan silinmez. Meclis Genel Kurulunun ‘dokunulmaz’ Kürsüsü sarımsak / soğan da görmüştür, patates / kavun da…

Türk siyasetinde öyle renkli sahneler vardır ki hafızalardan silinmez. Meclis Genel Kurulunun ‘dokunulmaz’ Kürsüsü sarımsak / soğan da görmüştür, patates / kavun da…

Öyle ki, bu temel gıda maddeleri bir siyasi zemine dönüşmüş, o zeminde, “Patates soğan güle güle Erdoğan” sloganı bile yetişmiştir!

Son günlerde CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Adayı Ekrem İmamoğlu ile AK Parti’nin Adayı Murat Kurum arasındaki ‘köfteci’ atışması, siyaset dünyamıza damga vuran bazı olayları hatırlattı. Bu vesile ile ekmek arası ‘siyaset köftesi’ yiyelim!

İnsanlar arasında; “Yok öyle üç köfte 5 kuruşa” veya “Ne kaa ekmek o kaa köfte” gibi deyim ve sözlerle önemli bir yer edinen ‘köfte’ ile ilgili birkaç olayı hatırlatmak istiyorum…

DELİ HÜSEYİN’İN KATLEDİLİŞİ

Ankara Dışkapı’da faaliyet gösteren Atlas Sineması vardı. Yıldırım Beyazıt Gece Lisesinden sınıf arkadaşım Kemal Aydın’ın ailesi işletiyordu. Sinemanın bulunduğu Alma Sokak çok renkli bir yerdi. Altındağ çocuğu Şafak Sezer’in dünü bu sinemaya dair anılarla doludur. Sokağın bir de ‘Deli Hüseyin’i vardı. Hava kararmaya başlayınca ortaya çıkar, “Bu gece katliam var” diye bağırırdı. Her akşam üstü sokakta yankılanan bu sese alışkın sakinler adeta duymuyor gibi ilgisiz kalırdı.

Bir gün bir haber yayıldı:

- Hüseyin, bir gece mahallenin seyyar köftecisi tarafından katledildi…

Acı bir hatıra olarak andığım bu olaydaki ‘köfteci’ kızarttığı köftelerle geçimini sağlıyordu ama oy vererek Meclis’e gönderdiği vekilleri, pişmemiş, yani çiğköfte ile şov yapıyordu.

YAVUZ DONATIN KALEMİNDEN

Konuyu meslek Ustamız Yavuz Donat’ın bir yazısıyla aktarmak istiyorum. Şöyle yazmıştı Donat:

Meclis’te... Grup toplantı salonunda “Çiğköfte yoğrulurken...”

Çiğköfte “Kıvamı geldi mi... Yapışacak mı” diye tavana savrulurken...

Arkadaşlar yapmayalım, ayıp oluyor, Meclis'in itibarı zedeleniyor” diye karşı çıkan milletvekili oldu mu?... Duydunuz mu?

Daha dün gibi aklımızda...

Şanlıurfa milletvekili “Meclis'te çiğköfte yoğurdu.”

Acılı çiğköfteyi yiyen de, Gaziantep Milletvekiline sordu:

- Baklava yok mu?

Bir hafta sonra... Meclis'e baklava da getirildi, kadayıf da... Unuttunuz mu?

***

İMAMOĞLU / KURUM ATIŞMASI

Gelelim güncel ‘köfteci’ atışmasına…

Bu atışma sıradan değil. Hatta İmamoğlu’nun, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ile deniz ürünleri tükettiği ‘balıkçı vakası’nı bile gölgede bıraktı…

Nasıl gölgelemesin? Konu yoğun biçimde tartışılırken CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Özel hayatı servis edemezsiniz” diyerek eleştirdiği sözlere karşı çıkan gazeteci Fatih Altaylı şunları yazmıştı:

- Bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bir büyükelçi ile buluşması, o büyükelçi Trabzon’dan mahalle arkadaşı değilse, köfteci dükkanı işlettiği günlerden kalma müşterisi ya da kankası değilse, müteahhitlik döneminden tedarikçisi ya da ortağı falan değilse İmamoğlu’nun özel hayatı sayılmaz…

***

Evet, bu vakayı bile gölgeleyen ‘köfteci’ atışması şöyle oldu…

Murat Kurum:

- Sen nasıl yöneteceksin Adalar’ı, sen git köfte dükkanını yönet. Onu becerirsin…

Ekrem İmamoğlu:

- Buraya gelirken, bu acemi, dersine çalışmayan aday demiş ki, ‘Sen git köfteci dükkanını işlet’ demiş. Hani benim 21 yaşında köfteci dükkanım vardı ya. Şimdi nedir mesele biliyor musunuz? Keşke o da benim yaşımda, 21 yaşında köfteci dükkanı çalıştırsaydı, kıymanın ne olduğunu bilirdi, etin ne olduğunu bilirdi. Pazarcının, marulun, salatanın nasıl yapıldığını, bulaşığın nasıl yıkandığını bilirdi...

HIRKALI’NIN OLAYA BAKIŞI FARKLI

Ekrem İmamoğlu ‘marul’ dedi diye yeniden çiğköfte hatırası anlatmayacağım! Hırkalı’ya varıp son sözü ondan rica ettim, dedi ki;

Hırkalı der siyaset çiğ, kızarmış köftedir
Millet ile vekili ayrı ayrı saftadır
Siyasiler, sanmasın oylar cepte, raftadır
Siyaset köftesinin tarifi başka başka