Hemen her yerde kıyağa alışmış insanoğlu, herkese eşit mesafedeki ölümcül bir virüsle karşılaşınca eşekten düşmüş karpuza döndü. Hakikaten bazılarının ezberi fena bozuldu. İnternette gezen “Virüs zenginleri de öldürüyor” söylemi ortaya bomba gibi düştü. Parası, torpili, yüksek mevkilerde tanıdığı veya dayısı olanlar bile şok oldu. “Param var olum ben nasıl ölürüm?” diyenler apışıp kaldı.

Azrail’e tokat attığını, depremi kovduğunu, yine Azrail’e “beni bugün öldürme, bir ara ben sana gelirim” dediğini, ABD’nin uzay mekiğinin vidasını duayla söküp düşürdüğünü iddia eden şeyh tayfası ortalıktan tüydü. Virüse karşı pek bir kerametlerinizi göremedik. Hayırdır?

Saçı sakalı şekil edip caka satan ve din pazarlayanlar toz oldu. Yine pek bir muhterem olduğundan zerre şüphe edilmeyen tüccar tayfası, milletin hücum ettiği ne kadar ürün varsa bir gecede fahiş fiyatlara yükselterek, alçaklıklarını bir kez daha herkese gösterdiler. Alkolcülere bunca yıl laf çakıp, korunmanın yine alkolde olması da ayrı bir ironi oldu bu arada.

Bir virüs aynı zamanda kibirleri de yerle yeksan etti. Umursamazlara tokat vurdu. Böbürlenenlere “Hadi oradan” dedi. Her gün dünyada binlerce çocuk açlıktan ölürken, altı kuru, karnı tok, keyfi yerindelerin keyifleri kaçtı. Sinek vızıltısında memleketi terk edenler “Lan virüs her yerde nereye kaçsak” telaşına düştü. Dolar yeşiline aşina tayfa mosmor oldu. Paraları geçersiz kalpazanlar gibi savunmasız kaldılar. Valla bu virüs en çok paradan bulaşıyormuş. Hani ağzına kadar dolu kasalarınızda birer bombanız var. Haberiniz olsun.

Memleketimde her gün kadınlar erkek teröründen ölürken, erkek hegomonyasındaki yüksek mevkiler türkü çağırarak dolaşıyorlardı. Ama bu virüs cinsiyette ayırmıyor, iyi mi?

Ya da garibanın çocuğu askere gidiyordu, ya da iş bulamayıp paralı asker oluyordu ya. Daha geçenlerde onlarca şehit verdik. Askerliğini bankamatiklerden yapan zengin bebeleri de ölümünün farkına vardılar. Parayı bastırıp askerlikten “biricik” çocuklarını koruyan kodamanlar da evlat derdine düştürler. Belki şimdi o şehit ana babasını daha iyi anlarlar. Sadece kendilerinin değil herkesin evladının kıymetli olduğunu idrak ederler.

Ve politikacılar.. Siyasetin her şeyi örttüğünü zanneden makam mevki koltuk sahipleri de hastalandı ya la. O burnu büyük Avrupa siyasileri süt dökmüş kedi gibi pıstı kaldı. Afrika’da açlıktan ölen çocukları, sefillikten kırılan ülkeleri, sömürdükleri birçok devletin empatisini belki bu defa yaparlar. Bu virüs “süper gücüm” diyenleri de madara ediyor, nasıl şimdi oldu mu?

Haymana Kaplıcaları virüsü önlüyor dedi Doktor Canpolat. Bir kısım sevindirik olurken, bir kısımda “Lan ne kadar hasta varsa doluşacak şimdi Haymana’ya” diye pimpiriklendi. Gele gele umreciler geldi. Onlarda kendi çocuklarının yıllarca kaldığı yerleri beğenmeyip 14 gün sabredemedi.

Neticede minnacık bir virüs birçok şeyi gözümüze soktu. Bir defa ölümün herkese eşit mesafede olduğunu anladık. Ne kadar, zengin, kodaman, torpilli veya makam mevki sahibi olsan da tık diye gidiyorsun. Bir de bilim ve ilimden şaşmamayı anlasak. Çarenin şeyhlerden tarikatlardan, muskalardan değil hastanelerden, laboratuarlardan, bilim merkezlerinden geçtiğini belki bu defa anlarız. Bu uğurda inşallah İslam alemi de çabalar. Yoksa yine kafir dediklerimizin bulduğu ilaçla tedavi olacak, virüsü unutunca yine onlara çemkireceğiz.

HAFTANIN HABERİ: 2 deprem 3 trafik kazasını burnu kanamadan atlatan kaynanası için son çareyi virüste arayan G.U(52) evine kolonya da almayarak tüm olasılıkları yerine getirip umutlu bekleyişine devam ediyor.