14 Mayıs seçimlerinde Haymana’da kimin aklında hangi isim kaldı dersek, kuşkusuz bir figür akla gelir o da MHP Milletvekili adayı hemşerimiz Yiğit Yılmaz.

Gencecik bir delikanlı Yiğit. Adı gibi Yiğit’çe “Siyasetin artık yeni yüzlere ve gençlere bırakılması lazım”ı belki yüksek sesle söylememiş ama, “Adayım” diyerek adeta haykırmış. MHP onu belki Türkiye siyasetinde yaşından dolayı, belki “Henüz çok ham biraz daha pişsin” manasında 8. Sıraya koydu. Ankara 1. Bölge için seçilmesi mucize ötesi bir sıraydı. Bu sıralamayı alan biri adet yerini bulsun diye belki bir belki iki defa Haymana’ya gelir, klasik olarak birkaç esnafa uğrayıp “İşler nasıl. Desteğinizi bekliyoruz” der, sonra da çekip giderdi.

Dükkanında seçim zamanları müşteriden daha çok siyasetçi ağırlamaya alışkın esnaf ise “Kaçıncı sıradasın?” der, 8. Sıra olduğunu duyunca da “Yav he hee tamam Kuran çarpsın destekliyoruz” der kapıyı çekerdi. Ama öyle olmadı. Yiğit neredeyse ilk günden serdi postu ata toprağı Haymana’ya. Bürosunu tuttu, araçlarını giydirdi ve hemen hergün kah sokakta, kah köylerde, kah kahvehanelerde seçim çalışmasını yürüttü. Sıralamasından dolayı burun kıvıranları görmezden geldi, bıyık altından gülenleri ciddiye almadı, ufak yollu laf sokanlara bile tebessüm etti, dinledi, konuştu. “Ben sizin kardeşiniz, yeğeniniz, çocuğunuz, dostunuzum” dedi. “Haymana’lıyım bu toprakların evladıyım” diye altını çizdi. AKP’nin kalesi bir coğrafyada kendi partisinin bayrağını taşımak kolay değildi kuşkusuz.

Tamam ittifak ortaklarıydılar ama, vekillik yarışında da rakiptiler. Hele MHP gibi Türk Milliyetçiliğini kendine düstur edinen bir parti ile Kürt seçmenin karşısına çıktı. “Ben hem Türk’üm hem Kürdüm. Haymana da bu ayrım yok ama ben bunu daha da pekiştireceğim” dedi. Sıvadı kolları. Defalarca oturduk konuştuk Yiğit’le. Tüm dezavantajlarına rağmen ondaki kararlılığa, azme, hırsa pozitif bakış açı ve enerjiye “Aferin” dedi. Ki ben kolay kolay bu “aferin”lerimi hovardaca kullanmam. Ama Yiğit’e bol keseden verdim desem yeridir. Bunları ben vermedim o aldı aslında. “Abi daha çok gencim. Bugün olmasa bile birgün olacak. Hatta en kısa sürede olacak” dedi. Olur mu? Bence olur. Yiğit Yılmaz’ın ismini aklınızın, ajandanızın bir köşesine yazın.

Türkiye ya da Ankara siyasetinde ileride başa güreşenlerden birisi olabilir. Hatta olmalı da. Bir defa “Var ya öyle böyle değil çok fena Haymana sevdalısıyım” diye ortalıkta gezinenlerden daha sevdalı memleketine. Bu sevdası lafta da değil hani. Yüreğinde, beyninde, tüm ruhunda. “Abartıyorsun” diyen olabilir. Dediğim gibi defalarca oturdum konuştum. Bunca yıllık tecrübem var. İnsanları tanırım. Haymana onu küstürmezse, o küsmeyecek bu topraklara. Memleketi, memleketlisi ona sırtını dönmezse o asla dönmeyecek. Haymana’lı yanağına bir tokat atarsa, diğer yanağını çevirecek kadar kalender geldi bana. Siyasette elbette yarınların ne getireceği bilinmez. Ama Yiğit bir yola çıkmış, hedefini belirlemiş, çıkısını dürmüş, düşmüş hayallerinin peşine.

Yorulmazsa, vazgeçmezse, şevki kırılmazsa, caydıranı, akıl vereni çok olmazsa hedefine varır. Neden olmasın? Mecliste Haymana’yı bilen, temsil eden, savunan, sözcüsü olan bir yiğit, neden Yiğit Yılmaz olmasın? Hem adı da şifreli. Hem Yiğit hem de Yılmaz. Yılmazsa yiğitliği devam eder. Daha da Yiğitleşirse onu kimse Yıldıramaz. Yolun açık olsun adı  gibi Yiğit, soyadına münhasır Yılmaz…