Yazın susuz kalır mıyız ser sefil olur muyuz diye endişeleniyorduk! Şükür ki son yağmurlar tüm ülkeye derin bir nefes aldırdı. Alt yapı, hatalı yerleşim ve diğer pek çok neden dolayısıyla başımıza gelen maddi, manevi sorunlara değinmeyeceğim. O başka yazıların konusu...

Yazın susuz kalır mıyız ser sefil olur muyuz diye endişeleniyorduk! Şükür ki son yağmurlar tüm ülkeye derin bir nefes aldırdı. Yılın ilk aylarından beri yaşadığımız sıkıntı, barajların boşalması, yer altı su kaynaklarının tükenmesi ve su kuyularının kuruması nedeniyle son dönemlerde herkesi kara kara düşündürmeye başlamıştı.

Susuzluk Sorun Olmaya Devam Ediyor ve Edecek

 Küresel iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle susuzluk, tarım ve gıda ürünlerinde yetersiz üretim, meyve, sebze ve tahılda pahalılık, yetersiz beslenme gibi sorunlar ortaya çıkmaya devam ediyor. Bu konuda uygulanan politikalardaki yetersizlikler nedeniyle de sürekli vatandaştan yardım bekleniyor ve “Ey vatandaş, suyu dikkatli kullan, israf etme!” deniliyordu. Bu sorun tabii ki hep beraber göğüslememiz ve sorununun çözümünde topyekûn hareket etmemiz gereken büyük ve küresel bir sorun ancak maalesef çözümü bu kadar basit, hızlı ve kolay değil. Toplum olarak böyle çözümleri sevdiğimiz ve her şeyi böyle basit ve hızlıca çözmek istediğimiz bir gerçek ancak bu yaklaşım, sorunu tam olarak kavrayamadığımızın da en büyük göstergesi. Günü kurtarmak bu sorun için çözüm olamayacaktır.

Susuzluk Sorunun Büyüklüğü Hem Devlet Hem de Vatandaş Düzeyinde İdrak Edilmeli

Günü kurtarma politikaları her dönem başımıza dert açtı ve açmaya da devam ediyor. O yüzden akılcı, gerçekçi ve bilime dayanan politikalar belirlemeli ve bıkmadan usanmadan devam ettirmeliyiz. Geçici çözümlerin kısa zaman sonra çözümsüz kaldığını zaman bizlere hep gösterdi. Neyse ki doğa bir kez daha yardımımıza yetişti ve Nisan ayında başlayan yağmurlar, Mayıs ayında da hız kesmeden devam etti. Hatta yoğun sağanaklar yurt genelinde, Haziran ayının ilk haftalarında bile devam ediyor.

 Hemen Rahatladık!

Toprak suya doyunca bir rahatlama geldi herkese. Türkiye’nin her yerinde barajlar umut verecek şekilde doluyor. Buna bir de eriyen kar suları eklenince, içme suyu ve sulama barajlarımızda doluluk oranı %80‘leri geçti. Şiddetli sağanak yağmurlar ve dolu yağışları ürünlerin bir bölümüne zarar verse de genel olarak çiftçilerin de mutlu olduğu söylenebilir. Yıllardır çiftçilik yapan işin ehlileri de durumdan memnun. Yağışların böyle devam etmesiyle mahsulün bol, verimin yüksek, tarlaların çok bereketli olacağını söylüyorlar, umuyorlar... Biz de böyle olmasını; yağışların hasatın bereketini artırmasını, pazarda fiyatları düşürmesini, tüm ülkemize umut aşılamasını umuyoruz. Fakat sorunun küresel olduğunu ve çözümü için kuvvetli ve kalıcı politikalar geliştirilmesi ve hemen uygulanmaya başlanması gerektiğini asla unutmamalıyız. Hatırlamamız gereken bir diğer nokta da bu sorunla topyekûn olarak mücadele etmemiz gerektiğidir! O zaman rahatlamak ve unutmak yok; vatandaş olarak su kayıplarını önlemeye, ormanları ve tarım alanlarını korumaya, konut ve sanayi bölgeleri yapılacağı zaman tekrar tekrar düşünmeye, sanayi atılımlarını doğaya zarar vermeden yapmaya ve ağaç dikmeye devam!