Komedyen Cem Yılmaz “Organize İşler” filminde “Vidyo ne güzel bir alet değil mi?” diye bir cümle kurmuştu. Ben de aynısını “ Sosyal medya ne güzel bir dünya değil mi?” diye değiştiriyorum.
  Hakikaten öyle. Sosyal medya günümüzde bilgiye ulaşmanın en kolay yolu aslında. Ama bir o kadar da cehalet fabrikası. Sizin telefonunuza servis edilen her bilgi, sizin duygu ve düşüncelerinize paralellik kuruyorsa “Kesin ve doğru bilgi” olarak beyniniz alıyor ve siz bunu bir tuşla hemen herkese yayabiliyorsunuz.
  “Kayınçomun oğlu yolladı bak memlekette neler oluyormuş. Kuran çarpsın böyleymiş” tarzında aslında modern zaman cehaleti hortladı. Zaten okumayan bir toplum, kısmi okuyan ve bunu dünyanın en doğrusu sanan kişilere evrildi.
  Gazetemizdeki haberleri daha çok kitlelere ulaşsın, daha fazla okunsun diye ayrıca sosyal medyadan da paylaşıyoruz. İşte bu paylaşımla birlikte baharın ilk nebatları gibi olan “Kardelen çiçekleri” hemen kafasını kaldırarak başlıyor yoruma. İlk başlığı okuyarak haberin içine bakmadan, o engin dehası ile durur mu, yapıştırıyor cevabı zamanın Nasreddin Hocaları “Bak bak hırboya ne demek istemiş. Algıya hele hele algıya…  Bu gominist olum.”
 Hele bir yazının tamamını oku be bilader…
  “Okumak” demişken bunların bir kısmı çok dindar. Öyle böyle değil. Hadislerden, kıssalardan süze süze kendi doğrusunu gözümüze sokma derdinde. Ama yemezler. “Kuranın ilk ayeti olan “Oku” kelimesi hangi sürede?” diyorum bazen etrafımdaki muazzam dindarlara. “Şeyde la işte, hani varya…” ya da “Bunu bilmeyecek ne var, Fatiha suresinde” diyenler var. Bu yazıyı okurken hemen şu anda birçok kişinin “Oku” ayetinin hangi surenin başı olduğunu internetten araştırdığına yemin edebilirim, ama ispat edemem.
  Hem de ilk sözü “Oku” olan kutsal kitabını dahi okumayanların, din uleması kesilmesine karşıyım aslında. Yoksa cehalet bir ayıp ya da hastalık değil. İlacıda her yerde. Asıl sıkıntılı olan, bunu kabullenmeyip dayatanda.
  Bir de sonradan olma milliyetçiler var. Türklüğün ilk yazılı kaynağının Türkiye’de olduğunu sananlar mı dersiniz, “Kızılelma” kelimesini bundan birkaç ay önce duyup, “İnsansız uçak değil mi o” diyenlere mi yorarsınız bilemem. Ama senden benden daha milliyetçiler, o muhteşem icat sosyal medyada. Bana da ayar veriyorlar. Kusura bakmayın ama benim yıllarım ocaklarda geçti. Bu konuda okuduğum onlarca kitapta cabası. Türk tarihini televizyon dizilerinden, Sülüman’la Hürrem’den aşırılan bilgilerle  olmuyor bu işler.
  Her türlü eleştiriye açığız. Ama bel altı vuruş ve bunda oldukça mahir olan kitleyi ciddiye almak bazen zulüm olabiliyor. Yazılarımızı, haberlerimizi, siyasi görüşümüzü bol bol eleştirin. Bunda bir abeslik yok. Hatta benim iktidara en büyük sitemim bundan. Eleştiriye tahammülleri yok. Ama gazetemiz her türlü eleştiriyi “Başım gözüm üstüne” diye kabullenir. Fakat sizlerden tek istediğimiz yazıları ya da haberi sonuna kadar okuyun, anlayın sonra “Vurun abalıya”    
  Yazımızın başındaki “Sosyal medya ne güzel icat değil mi” cümlesi aslında daha çok bilgiye en kolay erişmek için yazıldı. Yoksa al eline telefonu, başlığa bak, kafa göz yara yara “Bu varya bu… ohooo…” diye başlayan cümleler kur.
  Bazen benimde “Taşı taşa sürtüp ateş yaktığımız devirlere dönseydikte bu zaman denk gelmeseydik” dediğim oluyor. Oku, anla, sonra ne yazarsan yaz. Dünya farklı fikirlerle güzel...