Sakarya Meydan Muharebeleri sempozyumu bu yılda sona erdi. Elbette sempozyum ne kadar geleneksel hale geldiyse, bizim de “sempozyum sonu” yazımız o kadar geleneksel.
  Geçtiğimiz yıl sempozyuma Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu katılmıştı. “Hah” dedik. “Devlet nihayet bizim önemimizin farkına vardı. Bundan sonra bakan düzeyinde katılımlar, devlet düzeyinde programlar yapılacak”
  Kalp grafisi gibi iniş çıkışlı bir hayata yaşamaya alışmış gariban Haymana’mız yine şaşırtmadı. Değil bakan, yardımcısı bile katılmadı bu yıl. Devlet erkanından dönüp bakan bile olmadı. Bu yılda kendimiz söyledik, kendimiz dinledik.
  Daha doğrusu yine dinlemedik. Abbas Güçlü’nün dediği gibi “Herkesin çok daha önemli işi varmış ki, Haymana’nın tarihi önemi solda sıfır kalırmış” Baktık ilk oturumun ardından yemeği yiyip, ağzındaki yemeği otelin kapısından çıkarken bile geveleyen vardı. Haymana’lı için sempozyumlar angarya olmaya başladı. “Bitse de gitsek” diye esneye esneye çenemiz çıkacaktı.
  Olmayacak birşey ama acaba şu meşhur sanatçıları sempozyum sonunda toplantı salonunda mı sahneye çıkarsak? Belki o zaman o şarkıcıların, türkücülerin yüzü suyu hürmetine salon porgram sonuna kadar dolu kalabilir.
  Yine Güçlü’nün dediği gibi “Türkiye’nin tarihteki dönüm noktalarından birisi olan Haymana’dan daha önemli hangi ders vardı da, öğrenciler erkenden okullarına döndü” Muhtemelen okuldaki laboratuvarda tam atomu parçalayacaklardı, sempozyum araya girince yarım kaldı. Aceleyle gidip kaldıkları yerden devam edecekler.
  Ve hemşerimiz Volkan Yılmaz’ın dediği gibi, Haymana ayrıca bilim, teknoloji ve geleceği yönelikte arayışlara girmeli, girmek zorunda. Sanayiye çırak bulamaz hale geldik. Meslek Lisemiz acilen revize edilmeli, daha teknolojik bölümleri açılmalı, hatta bazı okullarımız bile dönüştürülmeli. Memleket, elini sallasan düz Anadolu Lisesine çarpıyor.  Peki heybemizde ne var... koskocaman bir hiç.
  Akabinde katılımcıların ön sıralardaki harici telefonlarından sosyal medyadaki orası burası oynayanlara bakıyordu. Bundan yüz yıl önce “At pazarı değil can pazarı, vatan meselesi” deyip şehit olanların torunları, internetten şaklabanlıkları izlemekle meşguldüler.
  Sempozyuma katılım konusunda AKP ve CHP vekillerinden başka diğer parti milletvekilleri yine “Haymana’ya karşı görmedik, duymadık, konuşmadık”ı oynadılar.
  Kurtuluş Savaşı’nın Son Kalesi Haymana’yı  seçimden seçime hatırlayanlara bence seçmenin de son uyarısı olmalıdır.
  Neticede eksikleri, noksanlıkları, hataları ile bir “Son Kale” yılı daha sona erdi. Herşeye rağmen Haymana Belediyesi ve Başkan Turgut bu konuda ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.
  Özellikle belediyeden basın, işçi, memur kim varsa yaklaşık 1 aydır geceli gündüzlü programa hazırlandı, her yere yetişmeye çalıştı. Teşekkürler; emeği geçen tüm kamu, özel kurum ve tüm bu uğurda çalışanlara.
  Elbette en büyük teşekkür ve minnettarlık kurtuluş mücadelemizde kadın, erkek, çocuk canlarını hiçe sayıp “memleket meselesi” deyip bize bir ülke bırakanlara...