Turgut belediye başkanlığını ikinci defa kazandığında “Artık çıraklık döneminden ustalık dönemine geçiyorum” dedi. Bunu AKP’nin en üstündeki kişi olan Tayyip Erdoğan da bir zamanlar söylemişti.

Erdoğan’ın bahsettiği çıraklık dönemi 2002 ve 2007 yıllarını kapsar. Türkiye’de kimse sorarsanız sorun, sağlıkçıya, eğitimciye, ekonomiste veya bir sosyal bilimciye “AKP’nin en parlak dönemiydi” der.

Yine bizzat Erdoğan’ın sözünü ettiği ustalık dönemi ise 2007 ve günümüze kadar ki dönem, yine herkesin ortak görüşü olarak AKP’nin başarısız ve bir anlamda geriye gidiş dönemi olarak söylenir.

Arada kazandığı seçimlere bakmayın siz. Hatta son 31 Mart seçimlerinde “oyumuzu yine sabit tuttuk, Halkın yarısı yine bize güvendiğini gösterdi” deyişlerine hiç aldanmayın. AKP’nin başta kaybettiği büyükşehirler olmak üzere birçok yerdeki kan kaybı önümüzdeki dönemlerde de sanki artarak devam edecek. Hele İstanbul’da çizilen karizması öyle kolay örtülmez.

Geleceğim nokta şu; Turgut’un bahsettiği ustalık dönemine döneceğim. Turgut 2014’te geldiğinde ciddi bir borçla devraldığını, belediyede aksayan birçok yerin olduğunu önce bunlara neşter vuracağını, ardından tedaviye geçip güzel bir Haymana’ya doğru adım atılacağının beyanatını vermişti.

İşte halk bunu bir şekilde kabullendiği için “Yav belediye Turgut’un anlattığı gibiyse hakikaten işi zor. Bir dönemde ancak toparlar, bir sonraki dönemde uçurur” mealinde kendisine ikinci bir şansı hem de rakiplerine fark atacak şekilde verdi.

Şimdi Turgut’un işi bence daha zor olacak. Bundan sonra mazereti kalmadı. Tek mazereti “Ankara Büyükşehir’i kaybettik” diyebilir. Ama buda geçerli olmaz, çünkü hükümet ve devletin olanakları hala kendilerinde. “Borçlar belimizi büküyor” hiç diyemez. Çünkü satılan arsalar, İller Bankasından çoğalarak gelen paralar ve diğer gelirler ile bu borcun önemli bir kısmı çoktan ödenmiş olmalıydı, hatta bu hafta bunu bizzat kendi söyledi. Yani maddi anlamda ilk dönemi kadar mazereti olamaz, olmamalı.

Özellikle Haymana merkez halkının hizmet konusunda birçok şikayeti olmasına rağmen ikinci bir şansı Turgut’a vermesi doğru okunmalı. Ve vakit geçirilmeden beklenen hizmetler yapılmalı. Bu dönem otopark, sokak köpekleri, diğer parklar, kaplıcalar, yapılacağı söylenen Millet Bahçesi, termal tesis gibi konular hiç tereddütsüz hayata geçirilmeli. Hem de 2-3 yıl sonra değil bazılarına hemen şimdi başlanmalı ki insanlar “Haa olacak bir şeyler” diyerek en azından umutlarını taze tutmalı.

Şu işçi maaşları artık cidden çok can sıkıcı. O insanların çilesine son vermek gerek. Evine ekmek götüremeyene, ailesine mahcup olan babaya, pazarda bebesine bir şey alamayan kadına dünyanın en güzel şehrini de yapsanız havada kalır. O nedenle şu işçilerin para meselesi bir şekilde gündemden kalkmalı. Birçok yeni belediye başkanı yapıyor, gerekirse siz de yapın. “Arsa satacağız” yerine makam arabalarınızı satın, üst düzey bürokratlar, birkaç ayda siz maaş almayın, varsın bir süre iş makineleri çalışmasın, ama bu işçilerin sofralarında ekmeği olsun. Ağlayanın gözyaşını göre göre ne makamda rahat oturulur, ne de yapılan bir iş rast gider. Çünkü her şeye rağmen sizin ustalık döneminize bu işçilerde bir kez daha oy vererek şans verdi. “Belki her şey daha güzel olacak” diye düşündüler. İşte o “belki”yi ortadan kaldırmak bence en öncelikli belediye hizmeti olmalıdır.

Kısacası söylemek istediğim çıraklıktan ustalığa geçiş her zaman mükemmel sonuç doğuracak diye bir şey yok. Ama beklenti bu yönde oldu ve halk size bir kez daha güvendi. Artık top sizde, yetki ve komuta da. Maharet “Usta” ünvanını kazanmaktan ziyade o ustalığı göstermektedir.

HAFTANIN HABERİ: Kahvede 3 oyun üst üste kalan H.Y(36) hesapta 44 çay çıkınca kahveciye itiraz ederek sineklerin içtikleri çayların yeniden sayılmasını istedi.

HAFTANIN SÖZÜ: Alim olan bazı şeyleri bilir. Cahil ise her şeyi…

SAYGILARIMLA