Yatılı Kur’an kursu için iyi niyetli kişilerden para isteniyor. Birçok kişi karınca kararınca bir şeyler veriyor. Bu arada inşaat kör topal ilerliyor. Binanın karaltısını görenler bir kez daha pamuk ellerini cebine atıyor. “Ne verirsen elinle o da gelir seninle” ezgileri eşliğinde kurs öyle veya böyle tamamlanıyor.

Ama bir gün kazın ayağının ve binanın öyle olmadığı anlaşılıyor. Helal süt emmiş birkaç kişinin ihbarı ile kurs paralarında yolsuzluk olduğundan şüpheleniliyor. Haydin müfettişler sahaya..

Anan aşağı baban yukarı.. ortada 130 bin TL civarı indiragandi var. Zanlıların tespiti, açığa alınmalar ve akabinde cukkalanan paralar bu zatlardan tahsil ediliyor. Peki sonra?

Sonra zanlılar işlerine devam ediyor. Ortadaki yolsuzluk belli, kişiler belli, miktar belli. Ama işe devam..

Şimdi bunu görenler şeytana uyupta “Lan üçbeş kuruşta bizde sebeplenelim deseler” haksızda olsalar bir yerden sonra haklılar. Yakalanmazlarsa zaten ortada sorun yok. Paraları çatır çatır yerler. Yok yakalanırlarsa aldıklarını yerine koyarlar, kaldıkları yerden işe devam.

Yakalarsam tık tık, olayı eskidenmiş. Şimdi yakalarsam gözlerinden öperim demenin başka biçimi bu…

“DİN ELDEN GİDİYEHH...”

Yukarıdaki yazı ile ilintili bir makale.

“Din elden gidiyormuş…”

Valla bunu ben demiyorum. Son yıllarda muhafazakar gazetelerde dini makale yazan köşe yazarları diyor.

Ben demiyorum bu konu üzerinde araştırma yapan anket firmaları diyor.

Ben demiyorum konuya vakıf olan bazı siteler veya sosyal medya araştırmacıları söylüyor.

Hatta dediklerine göre sırf bizde, Müslümanlarda değil tüm dünyada, neredeyse tüm dinlerde, din elden gidiyormuş. İmamlarla birlikte papazlar, hahamlar, kamlar, budalar falan hepsi panikte… Özellikle deizm (Tanrıya inanıp dinlere inanmayanlar) tam bir patlama yapmış. Ve her geçen gün artarak, katlanarak çoğalıyormuş.

Peki bu insanların deizme veya ateizme yönelmesinde baş aktörler kimler? Yine araştırmacılar bu konuda politikacıları en başa oturtmuşlar. Hani dini kullanarak iktidara gelen ama başa gelince dinin gereklerine sırtını dönenler.

İkinci olarak din adamlarını göstermişler. Dini en çok anlatan, kurallarının altını çizen, yasaklarının veya ibadetlerin yol göstericisi olanlar. “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma..” sözü var ya. İşte o iş öyle olmuyormuş. İmam, papaz, haham veya hangi dinin hangi temsilcisi varsa… Eğer anlattıkları gibi yaşamayıp, kuralları kendi perspektiflerine göre yorumlayıp yaşıyorlarsa, insanlar önce din adamlarına, sonra dine karşı mesafe koyuyorlarmış. Araştırmalar öyle diyor.

Demek ki her yere binlerce kişilik cami, kilise yapmakla veya imam hatipler, ruhban okulları açmakla dindar nesil yetişmiyor. Bu işte bir terslik var ama ne?

Kısacası Allah, tanrı, rab, mevla, god veya hangi dilde veya lügatta yalvarıyorsanız; kıyamet önce kendi içinizde kopacak, peki siz ona hazır mısınız?