Öncelikle bu özel insan türünün en temel karakter özellikleri, memnuniyetsizlikleridir. Ne yaparsan yap bunları memnun edemezsin. Belki bayramdan bayrama bir iki güzel söz ederler ama geri kalan zamanda işleri güçleri her şeyden şikâyet etmektir.

“Hastalık” diyorum ve o şekilde nitelendiriyorum çünkü gördüğüm kadarıyla şikâyet etmeyi gerçekten patolojik boyutta yapan çok sayıda insan var. Burada bunun psikopatolojisine girip ruhsal analizini yapmayacağım ama bu insanlardan biraz söz edip içimdekileri sizinle paylaşmak istedim. Kimlerdir bunlar? Nasıl davranırlar?

Öncelikle bu özel insan türünün en temel karakter özellikleri, memnuniyetsizlikleridir. Ne yaparsan yap bunları memnun edemezsin. Belki bayramdan bayrama bir iki güzel söz ederler ama geri kalan zamanda işleri güçleri her şeyden şikâyet etmektir. Mesela bu muhterem zatlardan biri lokantaya gider. Boş olan masanın konumunu beğenmez, masanın ayağına, sandalyenin minderine kusur bulur. Garson nazikse bile bir kusur bulup ya adamı haşlar ya yanındakinin başının etini yer ya da bahşiş bırakmadan hesabı öder. Servis edilen yemeklere bulacağı kusurlar da cabası. Bu patlıcan böyle olmazmış aslında, daha az pişmesi gerekiyormuş, harcı da böyle hazırlanmazmış zaten. En harika yemeği de versen, bir kusur bulur bu sonradan gurme şikâyetçi.

İşi düşünce arada banka şubesine girer bizim çok bilgili kişi, “ne kadar çok sıra var böyle” diye başlan şikâyetler, kısa süre içinde bekleme süresine yönelir. Niye bilmem kaçla başlayan numaralara sıra geliyor da kendi numara serisine sıra gelmiyor diye veryansın eder banka görevlilerine. Her seferinde sistemin böyle olduğunu açıklamaya çalışırlar ama nafile. Böyle sistem mi olurmuş, bazılarına ayrıcalık tanıyormuş da kendisi bir saattir bekliyor ama hala sırası gelmiyormuş. Sanki diğer bekleyenler sıradan da kendisi ayrıcalıklı bir kişi.

Bunlar gerçekten her şeyden şikâyet edebilirler; iktidardan, muhalefetten, teknik direktörden, oyuncudan, belediye başkanından, taksi şoföründen, market görevlisinden, doktordan, hemşireden, bekçiden, her türlü hayvandan, mühendisten, TV kanalından, apartman yöneticisinden, GSM şirketinden ve dahi mezardaki ölüden bile!

Bu özel yaratılmış, her konuda bilgili ve deneyimli zat-ı muhteremler en çok da her şeyden şikâyet etme konusunda deneyimlidirler. Hiçbir savunmayla da savuşturamazsınız onları. Haklısınız deyip başınızı sallayıp durumu geçiştirmeye çalışmak bile işe yaramaz.

Kendilerine yetki verilse içinden çıkamayıp batıracakları konularda bile öyle bir ahkâm keserler ki içinizden, “bu zat ne bilgili, ne akıllı, ne cesur” dersiniz. Fakat işin iç yüzü hiç de öyle değildir. Hayatlarına baktığınızda çoğunlukla bir baltaya sap olamadıklarını görürsünüz ama tabii ki başarısızlıkları asla kendilerinden kaynaklanmıyordur. Hep birileri engel olmuştur, sistem, şartlar izin vermemiştir başarılı olmalarına.

Bu kişiler aslında etraflarına o kadar çok negatif enerji yayarlar ki tahmin bile edemezsiniz. Hele bir de sizi, etki altına aldılar mı verirler gazı; yüklendiğiniz negatif enerji ile yoğun strese girersiniz, hayatınız altüst olur da farkına bile varmazsınız. Ne yapın edin bu her şeyden şikâyet edenlerden uzak durmaya çalışın. Zira sizi de bir süre sonra kendilerine benzeteceklerdir. Çünkü bulaşıcıdır bu hastalık! 

O zaman size bir tavsiye, kaçın kurtulun bu tür insanlardan ya da yakınınızda böyle birisi varsa tez yoldan bununla ilgili bir uzmanla görüşmesi gerektiğini söyleyin ona. Tabii doktorlardan başlayan ve ardından tüm sağlık sistemine yönelik bütün şikâyetlerini beyniniz şişene kadar dinlemeyi göze alabiliyorsanız!

Daha olumlu bakmayı, daha az şikâyet etmeyi deneyin. Göreceksiniz ki şikâyet edilecek şeyler gittikçe azalmaya başlayacaktır!