Türkiye, dünyada gelişen sorunlardan uzak kalamadığı için özellikle virüs salgını ile birlikte başlayan ekonomik felaketlerden payına düşeni alıyor.

 BİR RAPOR VE GERÇEKLER

 

Bu gelişmelerin etkisiyle, IMF’nin 2027 yılı sonuna kadar ülke ekonomilerinin ne durumda olacağına dair tahminlerde bulunan Nisan 2022 tarihli Dünya Ekonomik Görünüm Raporuna göre, 2021 yılında dünyada en büyük 21. ekonomi sıralamasına gerileyen Türkiye, “en büyük 20 ekonomi” liginin dışında kaldı ama bunun yanında özellikle savunma sanayisindeki gelişmelerle dünyanın dilinde…

Kendi savaş uçağını, helikopterini, uçak gemisini, otomobilini, İHA ve SİHA’sını üreten bir Türkiye çıktı ortaya…

Bu durum 25-30 yıl önce hayal bile edilemezdi.

 YILLARA GÖRE DEĞERLENDİRME

 

Değişik platformlarda dile getirilen Türkiye’nin dünü, bugünü ve yarınına ilişkin veriler, çok dinamik bir yapıya sahip olduğumuzu gösteriyor.

Türkiye’nin nüfus artış hızı 1927-1995 arası rakamlara bakıldığında yüzde 2.2 olarak çıkıyor karşımıza. 26 yaş ortalaması ile Türkiye nüfusu, özellikle Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında çok genç ve dinamik bir yapıya sahip.

Eğitim alanındaki verilere bakıldığında, Türkiye’de, bugün ulaşılan teknolojik imkanlarla çağdaş istihdam açısından bir gelişme sağlamak çok zor. “Ne iş olursa yaparım abi” mantığı ile çakışsa bile, Türkiye adına dezavantaj olacağını kestirmek zor olmasa gerek.

Türkiye’de işsizlerden üçte birinin eğitimlilerden oluştuğu dikkate alınacak olursa, ne büyük bir sorunla karşı karşıya bulunduğumuz kendiliğinden çıkar ortaya.

Türkiye’nin özellikle son 25 yılına ve gelecek 25 yılına ilişkin rakam ve değerlendirmelerden çıkan sonuç o ki; çok büyük hatalar yapılmadığı takdirde Türkiye’nin geleceği parlak.

 NÜFUSA İLİŞKİN RAKAMLAR

 

1927’de 13.6 milyon olan Türkiye nüfusu, 1990’da 56.5 milyona ulaştı. Nüfusumuz bugün 63 milyonu aşmış durumda.

Dönemin şartları içinde özellikle de seferberlik ve savaş koşullarının hüküm sürdüğü 1927’de yüzde 48 erkek, yüzde 52 kadın olarak tespit edilen nüfusumuzdaki cinsiyet dağılımı; son sayımlardaki rakamlarla uluslar arası istatistiklerin ortaya koyduğu normalliğe dönüşerek; yüzde 51 erkek, yüzde 49 kadın oranına oturdu.

Şehirlerde yaşayan kadın nüfusun toplam kadın nüfusa oranı 22.5’den yüzde 57.7’ye yükselerek 2.5 kat, kentte yaşayan erkek nüfus oranı da yüzde 26.1’den yüzde 60.3’e yükselerek 2.3 kat arttı.

1927’de 10.3 milyon olan kırsal nüfus, 1990’da 23.1 milyona yükselerek 63 yılda yaklaşık 2.2 kat arttı. Aynı dönemde 3.3 milyondan 33.3 milyona yükselen şehirli nüfusundaki artış ise 10 kat olarak gerçekleşti. Bu oran, aynı zamanda şehirlere hücumu ifade eden göçün göstergesi.

Türkiye’nin nüfus artış hızı 1927-1995 arası rakamlara bakıldığında yüzde 2.2 olarak çıkıyor karşımıza. 26 yaş ortalaması ile Türkiye nüfusu, özellikle Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında çok genç ve dinamik bir yapıya sahip.

Şehirli nüfus artış hızının yıllık ortalaması yüzde 3.8 iken, bu oran son yıllarda çeşitli sebeplerle 4.3 oldu. Kırsal nüfus artış hızı ise ortalama yüzde 1.2 şeklinde seyrederken, 1980-1990 arası dönemde yüzde –0.8 şeklini aldı.

 SON NÜFUS VERİLERİ

 Son verilere göre Türkiye nüfusu 85 milyon 279 bin 553 kişi oldu

Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 599 bin 280 kişi artarak 85 milyon 279 bin 553 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 42 milyon 704 bin 112 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 575 bin 441 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun %50,1'ini erkekler, %49,9'unu ise kadınlar oluşturdu.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus(1) bir önceki yıla göre 31 bin 800 kişi artarak 1 milyon 823 bin 836 kişi oldu. Bu nüfusun %49,5'ini erkekler, %50,5'ini kadınlar oluşturdu.