Türkiye’de seçim ortamları her zaman hareketli, heyecanlı olmuştur.

14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimleri de benzer görüntülere sahne oluyor.

Bunun bir sebebi de seçimin tarihi bir öneme sahip olmasıdır.

Çünkü bu seçime,”Terörün hortlatılması, istikrarın bozulması, huzur ve kardeşliğin yara alması, güven ortamının yok olması” açısından bakanlar var. Böyle bakanlar bu hususların korunmasını istiyor.

Değişim, dönüşüm isteyenlerin önceliği ise hayat pahalılığı…

 ÖNCELEMEMİZ GEREKENLER VAR…

 Her ne görüşte olursak olalım ülkemizin geleceği, istikrarı, huzur ve güveni hepimiz için öncelik taşımalı.

Türkiye’nin potansiyeline, gücüne, imkânlarına inanalar, Türkiye’nin aydınlık geleceğini de görüyor…

Bu hedef varacak olan yol karartılmamalı…

Herkes kedisine şunları söyleyebilmeli:

- Ülkemizin birliği, beraberliği ve üniter yapısı…

- Türkiye üzerine hesap yapanların oyunları…

- İradelerini Kandil’e Pensilvanya’ya teslim edenlerin varlığı…

- PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin söylemleri ve eylemleri…

Dikkate alınmalı ve buna göre karar verilmelidir.

 BEKLENTİLER BİRBİRİNDEN FARKLI

 Bir görüşe göre bu seçim; sadece cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi değil, aynı zamanda referandum.

Millet İttifakı seçim kampanyasını sistem değişikliği üzerine inşa etmesinin sebebi de bu.

 Muhalefet seçimde başarılı olur ve Anayasa'yı değiştirecek Meclis aritmetiğine sahip olursa başkanlık sistemine veda, parlamenter sisteme merhaba süreci başlayacak…

Muhalefet istediği sonucu alamazsa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bazı revizyonlarla devam edecektir…

 ERDOĞAN’IN DEĞERLENDİRMESİ

 Arkasına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Yeniden Refah Partisi ile Büyük Birlik Partisi ve HÜDAPAR’ın desteğini alan Cumhur İttifakı’nın lideri durumundaki Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimleri, “85 milyonun tamamı kazanacak” diye tarif ediyor.

“Mazlum ve mağdurlar sevinecek” diyen Erdoğan’a göre, “Siyaset mühendisleri dışında kimse başarısız olmayacak. Milleti tehdit eden yabancı dergiler dışında kimse karalar bağlamayacak. Kutlu yürüyüşümüze engel çıkarmak isteyenler dışında, kimse kendini kaybetmiş hissetmeyecek. Allah'ın izniyle 14 Mayıs'ta Erzurum kazanacak. 14 Mayıs'ta 81 vilayetiyle tüm Türkiye kazanacak. Genciyle, yaşlısıyla, kadını, erkeğiyle Allah'ın izniyle 85 milyonun tamamı kazanacak. Türkler kadar, Kürtler de kazanacak. Sünniler kadar, Aleviler de kazanacak. AK Parti ve Cumhur İttifakı kadar CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi'ne ve diğer yavrucuklara gönül vermiş vatandaşlarımız da kazanacak. Sadece Türkiye ve 85 milyon Türk milleti sevinmeyecek. Gece yarısı bizim için ellerini semaya açan milyonlar sevinecek. Sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da aynen gözleri yaşlı, elleri semada olan kardeşlerimiz de sevinecek. Seccadelerini gözyaşlarıyla ıslatan mahzun gönüller sevinecek. Seccadeye ayakkabılarıyla basanlar değil, kıblesi Kâbe olanlar sevinecek. Umudunu Türkiye'ye bağlamış mazlum ve mağdurlar sevinecek. Ay yıldızlı al bayrağımızı görünce huzur bulan soydaşlarımız sevinecek. 'Daha adil bir dünya mümkün' çağrımıza kulak veren Asya ve Afrika'daki yüz milyonlar sevinecek.”

Evet, bu seçim gerçekten de çok farklı bir zeminde ilerliyor. Sonuçları da çarpıcı olacaktır…