Bilindiği gibi tarım sektörü çok geniş bir sektör ve her geçen gün büyümeye devam etmektedir. Bu büyüme doğal olarak beraberinde kullanılan tarım ilaçlarının da büyümesine neden olmaktadır. İklim değişikliği ile birlikte tarımda girdi olarak kullanılan ilaçlarda her geçen gün artmaktadır. Çünkü iklim değişikliği beraberinde tarımda yeni hastalıkları ve zararları da getirdi. Her geçen yıl bitkiye dolayısıyla toprağa atılan ilaçlar biraz daha artmaktadır. Örneğin önceden sadece yabancı ot mücadelesi için ilaç kullanılan alanlar, şimdi artık pas hastalıkları ilaçlarını da kullanmak gerekmektedir. Bu durum önümüzdeki yıllarda tarımın ve üretimin tamamen ilaca yani kimyasala bağımlı olacağı gerçeğini göstermektedir.
  Tabi toprağa atılan bu tarım ilaçları doğaya, ekolojiye, canlılara, kuşlara topraktaki faydalı böceklere ve insanlara zarar vermektedir. Bu durumda beraberinde kaosu getirmektedir. Örneğin süne için buğdaylara atılan ilacın sadece yüzde biri süne ulaşmaktadır. Geriye kalan yüzde doksan dokuzu toprağa ve dolayısıyla doğaya karışmaktadır. Dolayısıyla üreticilerimiz ilaçlama yaparken bütün bunların bilincinde olarak ilaçlamasını yapmasında fayda vardır. Unutulmamalıdır ki atılan ilaçları neredeyse tamamı doğaya karışmaktadır. Buda beraberinde kuşların ölümünü, toprağın verimsizleşmesini, bütün faydalı böceklerin ölümünü getirmektedir. Bütün bunların dışında bu ilaçlar yağmur sularıyla beraber yer altı sularına karışmakta ve mutfağımıza kadar ulaşmaktadır. Özellikle dere kenarları ve yer altı suyun çok derin olmadığı bölgelerde bu ilaçların yer altı sularına karışması daha da kolay olmaktadır.
  Bütün bunları aslında üreticilerimizde bilmektedir. Ancak asıl mesele son zamanlarda aslında beni çok rahatsız eden bir durum var. Yol kenarlarındaki çeşmeleri görünce hayretler içerisinde kalıyorum. Etrafa atılan sınırsız sayıda zirai ilaç ambalajı var. Her gelen, çeşmede ilaçlarını holderde hazırlamış ve ambalajları da oraya atıp gitmiştir. Bütün bu ambalajlar oralarda çevre için çok büyük bir tehdittir. Bir çeşmede 5 dakikada 5 poşet dolusu zirai ilaç atığı topladım.
Bu zirai ilaç atıkları çevre ve insanlık için çok büyük bir tehdittir. Çünkü bunlar yağan yağmurlarla beraber yer altı sularımıza ve toprağımıza karışıyor. Ve binlerce haşere ve hayvan bu zirai ilaç atıklarında ölmektedir. Özellikle üreticilerimiz bu konuda duyarlı olmalarını umuyorum. Aslında duyarlı ülkelerde bu gibi atıklar toplatılıp devlet eliyle imha edilmektedir. Ancak ülkemizde böyle bir durum olmadığı için en azında bu atıkları çevreye atmayalım.
Bu konuda yazılacak tartışılacak çok şeyler vardır, ancak şunu bilin ki onlar soframıza kadar geliyor. Özetle şunu diyebilirim. Tarımda kullanılan pestisitler kalıntılarıyla soframıza kadar sebze ve meyve olarak gelmekte, dolayısı ile kanser, karaciğer ve böbrek yetmezliği, genetik bozukluklar, üreme bozuklukları gibi pek çok hastalığa neden olabilmektedir. Bir zamanlar DDT’nin anne sütünden bebeğe geçtiğini de unutmamak gerekmektedir.
  Tarımsal alanlara, orman veya bahçelere uygulanan ilaçlar havaya, suya ve toprağa, oradan da bu ortamlarda yaşayan diğer canlılara geçmekte ve ölmelerine sebep olmaktadır. Doğamıza ve toprağımıza sahip çıkalım. Bereketli ürünleriniz olsun.