Tarım yapılabilmesi için önce tarla gereklidir. Ancak tarlalarımız miras ilişkileri sebebiyle parçalanarak arsa haline geldi. İkincisi ise tarım yapabilecek çiftçi gerekli. Peki çiftçilere ne oldu?

Çiftçiler tarımdan geçimlerini sağlayamadıkları sebebiyle şehirlere göç ettiler. Bu durumda da köyler boşaldı. Artık neredeyse köylerde insan kalmadı. Üçüncü olarak tohum gereklidir. Ülkemiz ata tohumlarını kaybetti. İthal edilen tohumların bizim tarlalarımıza adaptasyonu sağlanamadı ve aynı zamanda ithal tohumlar beraberinde hastalık ve zararlıları da getirdi. Topraklarımız hastalandı. Böylece ilaca mecbur kıldı bizi. Nevşehir’de azımsanmayacak büyüklükte topraklarımız hastalıktan dolayı patates üretimi yapılmamaktadır ve bu topraklar karantinaya alınmıştır. Dördüncü olarak makul fiyatlarla elde edilebilecek su, gübre, mazot ve ilaç gibi girdiler gerekmektedir. Üreticiler için en önemli kalem olan bu girdiler ne yazık ki ithal ürünler olduğu için artan döviz kurları sebebiyle fiyatları arttı. Girdi fiyatlarının büyük bir artış göstermesine karşılık ürün fiyatları da neredeyse bir önceki yılın fiyatları ile aynı oranda kalmaktadır. Bu dürüm üretimin ciddi anlamda aksamasına sebebiyet verecektir. Üretici haklı olarak zarar ettiği için tarlasını ekmiyor. Köyünü ve toprağını terk edip büyük şehirlere göç ediyor. Ve sonuç bu gün olduğu gibi hayalet köyler.
  Bütün bunlar üretimin önündeki en büyük engellerdir. Bu gidişatın hayra alamet olmadığı görmek ve acil önlem almak gerekmektedir. Ülkemizin aslında en büyük hazinesi olan tarıma gereken önemi vermemiz gerekmektedir. Kalkınmayı köylerden başlatmak ve ancak köylü kazandıkça bu ülkenin kalkınacağının bilinciyle tarımı desteklemeliyiz. Köylüsü fakir olupta zengin olan hiçbir ülke örneği yoktur dünyada. Dolayısıyla evvela köylü kazanacak ki memleket kalkınsın.
  Peki çözüm nedir? Tarla gerekir demiştik. Parçalanıp arsa haline gelen topraklarımızı toplulaştırarak yeniden işlenebilir büyüklükte tarlalar oluşturmalıyız. Ufak olmaları sebebiyle ekilmeyen büyük oranda tarla var. İkinci ve aslında bana göre en önemlisi olarak çiftçi. Şehirlere göç eden çiftçilerimizi köye geri döndürecek destekler vermeliyiz. Üretmeden verilen sosyal yardımları bırakıp, üretimi desteklemeliyiz. Üretime verilmeyen her türlü destek bize enflasyon olarak geri dönmektedir. Tohum gerekli demiştik. İthal tohumları bırakıp milli tohumculuk politikamıza geri dönmeliyiz. Son olarak makul fiyatlarla girdi temini. Çiftçinin en önemli kalemleri olan su, mazot, gübre ve ilaç gibi girdiler desteklenmelidir. Yüksek girdi fiyatlarıyla çiftçilerden üretim yapmalarını beklemek akıl işi değildir.
  Her zaman dediğimiz gibi ülke olarak en büyük potansiyelimiz aslında gücümüz tarımdır. Bu gücümüzün farkına varıp bunu değerlendirmeliyiz. Kalkınma köylüyle başlar. Üretime gerekli destekler verilip çiftçi desteklenirse ülkede, enflasyonda kalmaz işsizlikte.
  Önce sorunlar tespit edilip, sonra sırası ile çözümlenirse, Türk tarımının gelişmesi mümkündür. Aksi takdirde bunlar daha iyi günlerimiz. Bu iş bilmemezlik devam ettiği sürece aç kalmaya mahkumuz.
  Bereketli ürünleriniz olsun.